Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21852 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 19237 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ: Elazığ İş MahkemesiTARİHİ: 07/06/2006NUMARASI: 2006/191-2006/187Davacı, re'sen düzenlenen gecikme zammı ve prim borcunun iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildiDavacı 19.04.2006 tarihli dava dilekçesi ile ay içerisinde 30 günden az çalışan sigortalılara ilişkin bilgi ve belgelerin prim belgelerine eklenmediğinden bahisle tahakkuk ettirilen idari para cezasına yaptığı itirazın reddine ilişkin kurum ünitesinin kararının ve resen prim ve gecikme zammı tahakkukuna ilişkin kurum işleminin iptali için Elazığ idare mahkemesinde açtığı davada görevsizlik kararı verildiğinden bahisle prim ve gecikme zammı tahakkukuna ilişkin 22.12.2003 gün ve 43443 sayılı kurum işleminin iptalini istemiştir.Mahkemece 506 sayılı yasanın 79.maddesi gereğince ay içerisinde 30 günden az çalışmaya ilişkin belgelerin süresinde prim belgelerine eklenmediğinden kurumun idari para cezası uygulamasında usulsüzlük bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı dava dilekçesinde idare mahkemesinde açtığı davada görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle iş mahkemesine dava açtığını açıkladığı halde dava dilekçesinin sonuç bölümünde yalnızca prim ve gecikme zammı tahakkukuna ilişkin kurum işleminin iptalini istediğini bildirmiştir.Dava dilekçesinin düzenlenme biçimine göre davacının talebinin kurumun uyguladığı idari para cezasını iptaline mi yoksa resen tahakkuk ettirdiği pirim ve gecikme zammına mı yönelik olduğu veya her iki işleminde iptaline mi yönelik olduğu noktasında tereddüt oluşmaktadır. Kural olarak dava dilekçesinin ne biçimde düzenleneceği usulün 179 maddesi hükmünde duraksamasız açıklanmıştır. Öte yandan mahkeme hakiminin dava dilekçesinin müphem veya muğlak olması taraflardan bu konuda sözlü yada yazılı açıklamalarını isteyebileceği açıktır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde HUMK. nun 179/3 ve 75/2 nci maddeleri uyarınca, ilk önce davacı tarafa dava dilekçesinin istem sonucu açıklattırılıp, bundan sonra bir sonuca varılması gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Kaldı ki davanın kurumca tahakkuk ettirilen idari para cezasına yönelik olduğunun kabulü halinde 5655 sayılı yasa ile değişik 506 sayılı yasanın 140/4 maddesi gereğince uyuşmazlığını çözümünün iş mahkemesinin görevi içerisinde bulunmadığı da ortadadır.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.