Mahkemesi : Bakırköy 2. İş MahkemesiTarih : 7.12.2006No : 3176-1593Davacı kurum tarafından tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammı için gönderilen ödeme emrinin iptaliyle, fazladan çıkarılan gecikme zammından dolayı davalı bankanın sorumlu olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, yetki yönünden reddine karar vermiştir.Hükmün davacı ile davalılardan kurum vekilleri vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, nitelikçe prim borçlarının ihracattan kaynaklanan Katma Değer Vergisinden ödenmesi talebi üzerine Dış Ticaret Vergi Dairesi Müdürlüğünce süresinde prim borcunun davalı bankaya yatırılmasına rağmen, davalı bankanın süresinde prim bedelini kurumun hesabına geçmemesi sonucu kurum tarafından tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammın tahsili için gönderilen ödeme emrinin iptali ile fazladan çıkarılan gecikme zammından davalı bankanın sorumlu olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece; davalı bankanın yetki itirazı üzerine uyuşmazlığın davalı bankanın Aksaray şubesinin işleminden kaynaklandığından yargılamanın İstanbul mahkemelerinin yetkisine girdiğinden bahisle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ile davalı kurum avukatı tarafından temyiz edilmiştir.506 sayılı yasanın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır.” Aynı yasanın 80/7 maddesinde ise; Kurum alacaklarının tahsilinde 21/07/1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi’nin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Hal böyle olunca da yetkili mahkemenin kanunla düzenlendiği ve davanın alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yerde açıldığı göz ardı edilerek, davanın esasına girilmek yerine yazılı şekilde dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Bütün bunlardan başka, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 9/2 maddesine göre de, davalı birden fazla ise, dava bunlardan birinin ikametgahının bulunduğu mahkemede de açılabileceği açık-seçiktir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı ile davalı kurum avukatının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.