Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2146 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3420 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: Tokat 1. İş MahkemesiTARİHİ: 11/12/2007NUMARASI: 2007/229-2007/991 Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde çalışırken geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan olayın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, istemin kabulü ile davacının 21.5.1994 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmiş ise de varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.Bir olayın iş kazası niteliğinde bulunup bulunmadığının saptanması hukuki bir sorundur.Hukuki sorunların halli ise, bilirkişiye değil, hakime ait bir görevdir. Olay tarihinden dört sene sonra açılan iş kazasının tespiti davasının özel bir duyarlılıkla araştırılıp incelenmesi gerekir.Bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için olayla sigortalının zarar görmesi arasında uygun neden-sonuç (illiyet) bağının gerçekleşmesi gerekir. Ortaya çıkan olayın nitelik itibariyle "sosyal sigorta olayı" olması ve bu olayın sigortalıyı zarara uğratması icabeder.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 21.8.1989 tarihinden itibaren davalı şirkette çalıştığı, kaza olayının 21.5.1994 tarihinde davacı işçinin fabrika iş sahası içerisinde çöp vagonuna üstten çöp dökerken ızgara demirinin sağ ayağına düşerek yaralanması şeklinde oluştuğunun iddia edildiği olay günü itibariyle düzenlenmiş kaza bildirim kağıdının bulunmadığı, 23.6.1994 tarihli vizite kağıdının iş kazası olduğu iddia edilen olayla ilgili olmadığı, davacının iş kazası nedeniyle Tokat Devlet Hastanesi ve SSK. Tokat Hastanesinde yatış ve tedavisinin olmadığının bildirildiği, dinlenen tanıkların olay günü birlikte çöp vagonu üstünde çöp dökerlerken davacının ızgara demiri üzerine dizleri üstüne düştüğünü çalışmaya devam ettiğini 2-3 ay sonra da bu olay nedeniyle hastaneye gittiğini belirttikleri, davacının maluliyetiyle ilgi olarak S.S.K Yüksek Sağlık Kurulu 24.5.2005 tarihli cevabında davacının iş kazası geçirdiğini iddia etmesi halinde, 506 sayılı yasanın 109 Maddesi prosedürünü işletmesi gerekip tıbbi belgelerle kendilerine başvurmasının önerildiği, SSK’nun 16.6.2005 tarihinde iş kazasının sabit olması halinde maluliyet oranının belirleneceğinin bildirildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 21.8.2006 tarihli kararında davacının olay tarihi itibariyle düzenlenmiş tıbbi belgeleri olmadığından mevcut arızası ile olay arasında illiyet bağı kurulamadığı olay tarihli belgelerin teminen gönderilmesi halinde görüş belirtileceği, 5.2.1998 tarihli SSK Müfettişi raporunda olayın iş kazası sayılması için hastane heyet raporu veya yargı kararının bulunması gerektiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olay ile davacıdaki mevcut arıza arasındaki illiyet bağı bulunduğu ispat edilemediği gibi dosyadaki mevcud delillerde illiyet bağının varlığını ortaya koyacak nitelikte değildir.Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.O halde davalı işveren ve SGK vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ :Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı Tamek'e iadesine, 17.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.