Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21459 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13517 - Esas Yıl 2015





Davacı, Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDavacı, davalı tarafından kızı adına ürün teslimi üzerine yapılan Bağ-Kur prim kesintilerinin kendisine ait olduğunun tespitini istemiştir.Mahkemece davanın kabulü ile, davalı . tarafından 30/04/1994 - 30/09/2000 tarihleri arasında adına yapılan prim tevkifatlarının davacı adına olduğunun ve 7894720918 bağkur numaralı davacının 01/05/1994 - 31/12/2000 tarihleri arasında 2926 sayılı yasaya göre Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. Gerçekten, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği müstahsil makbuzlarının doğum yeri , adresi adına 31.01.1994 tarihinden başlamak üzere 2000 yılı da dahil olmak üzere her yıl davalı tarafından düzenlendiği, prim kesintisi yapıldığı, davacının kızı ın tanık olarak dinlenip annesinin süt üretimi yapıp kendisi ya da annesinin satın alan kişilere teslim ettiğini beyan ettiği, davacının da açtığı bu dava ile adına davalı tarafından yapılan ürün teslimlerine ait prim kesintilerinin kendisine ait olduğunun tespitini amaçladığı, bu tür davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için olabildiğince araştırma yapılması gerektiği açıktır. Kişilerin sosyal güvenliği Anayasal bir hak olup güvence altında bulunduğu, bu tür aidiyet davalarında da hizmetin gerçekten davacıya ait olup olmadığının tespitinin çok önemli olduğu açıktır.Somut olayda ise, sadece tanık beyanları ve bilirkişi görüşü ile sonuca gidildiği, prim kesintilerinin adına olduğu gerçeği karşısında mahkemenin yeterli inceleme yapmadan sonuca gittiği ortadadır.Yapılacak iş; davalı tarafından adına yapılan tevkifat belgelerindeki tüm kimlik bilgileri eklenmek suretiyle doğumlu isimli kişi/kişiler olup olmadığını nüfus müdürlüğü ve zabıta marifetiyle araştırmak, prim kesintisine esas kimlik bilgilerini taşıyan şahıs ya da şahısların bulunduğunun tespiti halinde dava onun da hak alanını ilgilendireceğinden bu kişiyi yöntemince davaya dahil etmesi için davacıya önel vermek, bu kişinin davaya karşı açıkça beyanını almak ve ileri sürdüğü delillerini dahi toplamak, süt üretimini davacının mı yoksa kızının mı yaptığını ve davacı süt üretimi yapmış ise hangi tarihler arasında yaptığını tespit etmek amacıyla ürün teslimi yapılan dönemdeki muhtar ve azaları dinlemek, gerektiğinde tevkifatlarda adı geçen komisyoncuları davada dinleyerek ürün teslimini davacının yapıp yapmadığını sormak, kısaca davaya konu ve aidiyeti istenen sigortalılığa esas ürün teslimi ve prim kesintisinin davacıya ait olup olmadığını hiçbir kuşku ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirleyip çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.Ayrıca, davanın niteliği itibari ile davalı husumet yöneltilemeyeceğinden bu davalı yönünden davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan S.. H..'ne iadesine, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.