Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21446 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22856 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Kaş Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ : 27/02/2014NUMARASI : 2006/294-2014/130Davacı, 25/03/1998 ile 30/11/2015 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespiti ile eksik gösterilen çalışma sürelerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı ve davalılardan Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının davalı işyerinde 25.03.1998- 30.11.2005 tarihleri arasında son ücreti 1500 TL olduğu halde kesintisiz çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir. Davanın yasal dayanaklarından biri 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Somut olayda, dönem bordro tanıkları ve gerektiğinde komşu işyeri tanıkları dinlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır. Yapılacak iş, dava konusu işyerinin dava konusu döneme ilişkin tüm bordrolarını getirtmek, dava konusu dönemde müfettiş denetimi olup olmadığı araştırılarak tespiti istenen dönemde çalışması bulunan bordro tanıklarını dinlemek, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya bunların tanıklığıyla yetinilmediği taktirde, SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak suretiyle davacının işe giriş ve çıkış süreleri ile çalışmasının kesintisiz olup olmadığını net belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Ücret yönünen ise; bankaya hitaben davacının ücretine ilişkin yazılan belgenin bağlayıcı olmadığı, davacının sigorta bildirimlerinin asgari ücretten olup davacı muhasebeci olduğundan bildirimlerinin asgari ücretten yapıldığını bilmesi gerektiği, ayrıca davacının nitelikli muhasebeci olmaması nedeniyle asgari ücretten çalışmasının olağan olması da dikkate alınarak davacının ücretinin asgari ücretten yüksek olarak kabul edilmesi hatalıdır. Öte yandan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesinde; Görevsizlik, yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce karar verilmesi durumunda, Tarifede yazılı ücretin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonraki aşamada ise tamamına hükmolunacağı, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücretinin ikinci kısmın ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemeyeceği,3.maddesinde ise müteselsilen sorumlu olanlar aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar yararına tek avukatlık ücretine hükmedileceği belirtilmiştir.Mahkemece, red sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti yerine, ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Kabule göre de, davacının hizmet cetvelinde 1999 yılında davalı işyerinde çalışması bulunmadığı halde eksik günler hesaplanırken 1999 yılında davalı işyerinde 75 gün sigortalı çalışması bulunduğunda bahisle bu süre dışlandığından davacının güncel hizmet cetvelinin tekrar isterek davalı işyerindeki sigortalı çalışmalarının titizlikle belirlenmemesi hatalı olmuştur. O halde davalı kurum ve davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.