Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21415 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 17377 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi : İstanbul 10. İcra MahkemesiTarihi : 20.9.2006No : 247-935Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı (alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Uyuşmazlık, İcra ve İflas Kanunu'nun 96. ve onu izleyen maddelerine dayalı üçüncü kişinin istihkak davasına ilişkindir.Davaya konu eşyalar, borç dayanağı mahkeme ilamında borçlu şirketin vekili olarak gözüken, daha sonra davacı üçüncü kişi şirketin vekilliğini yapan Avukat M.C. huzurunda, İstanbul Ticaret Odası tarafından 25.04.2001 tarihinde borçlu şirketin gayri müseccel adresi olarak tespit edilen adreste, 14.01.2005 tarihinde haczedilmiştir. Bu durumda, İcra ve İflas Kanunu'nun 97/a maddesi hükmünde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla davalı alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksi, davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığından haczedilen eşyalar borçlunun sayılır. Ayrıca, borçlu şirketin 27.12.2002 tarihli 2000-2002 yılı olağan genel kurul hazurun cetvelindeki pay sahipleri arasında, davacı üçüncü kişi şirketin ortaklarından A.D.B.’in eşi olan S.B.’in de isminin yer aldığı ve böylece borçlu ile davacı üçüncü kişi şirket arasında organik bağ bulunduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda, borçlu ile davacı üçüncü kişi şirketin alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik danışıklı işlemler yaptığı ortadadır. Davacı üçüncü kişi, delil olarak finansal kiralama sözleşmeleri, telefon faturaları ibraz etmişse de, borç doğumundan sonraki tarihi taşıyan belgeler olması itibariyle davacı üçüncü kişi tarafından yasal karinenin aksinin kanıtlandığının kabulü mümkün değildir. Ayrıca, dinlenen davacı tanıklarının anlatımları yeterli ve hükme dayanak yapılacak nitelikte olmadığı gibi, delil olarak sunulan vergi levhası da mücerret olarak işyerinin davacı üçüncü kişiye ait olduğunu göstermez.Hal böyle olunca, davanın reddi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.O halde davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.