Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21410 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11682 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 277.257.11.TL. maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01/12/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile karşı taraf vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava 27.04.2001 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 47,20 oranındaki sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı 29.01.2007 tarihli dava dilekçesi ile işverenin tam kusurlu eylemi ile davacının % 21 oranında sürekli iş göremezliğine neden olduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davacının 27.04.2001 günü iş kazası geçirdiği, 30.10.2012 tarihli dilekçe HMK’nun 107 maddesine göre maddi tazminat istemi bakımından belirsiz alacak davası açıldığı ve ayrıca manevi tazminat isteminde de bulunulduğu, 25.02.2015 tarihinde maddi zararın belirli hale geldiğinden bahisle maddi tazminat isteminin artırıldığı davalı tarafın gerek dava dilekçesi üzerine ve gerekse maddi tazminata ilişkin bedel artırımı üzerine süresinde zaman aşımı def’i inde bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık bu tür davalarda B.K.’nun 125. maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Somut olayda iş kazası sonucu sağ kolu ezilen davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun olmadığı ve kaza ile birlikte ve en geç sürekli iş göremezlik durumuna girdiği 24.06.2002 tarihinde zararın öğrenildiği ortadadır. Hal böyle olunca, 30.10.2012 tarihli dava dilekçesi ile 25.02.2015 tarihli bedel artırım dilekçesinin konusunu oluşturan taleplerin zaman aşımına uğradığı açıktır.Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular ve özellikle süresi içerisinde ileri sürülen zaman aşımı def-i dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalının sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalı yararına takdir edilen 1.100.00.TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.