MAHKEMESİ: Konya 2. İş MahkemesiTARİHİ: 27/12/2006NUMARASI: 2006/173-2006/158Davacı, Kurum işleminin iptaliyle, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı kendisine ve çocuklarına 2926 sayılı Yasa ya göre yersiz ödenen ölüm aylıklarından dolayı davalı Bağ-Kur tarafından borç çıkarıldığını, yersiz ödemelerin kurumun hatasından kaynaklandığını kendisi iyi niyetli olduğundan Kurumun bu hatasına katlanması gerektiğini, aylıkları tüketerek elden çıkarttığını, aylıkların zamanaşımına uğradığını ileri sürerek Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tesbitini istemiştir. Mahkemece, yatan aylıkların hangi sigorta kolundan olduğunun bilinemeyeceği ve davacının iyi niyetli olmadığının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacıya (ve çocuklarına), 2926 sayılı Yasa nedeniyle davalı Bağ-Kur’dan 01.03.1990 tarihinden itibaren 13/2859 tahsis no ile ölüm aylığı almakta iken, murisin aynı zamanda esnaf Bağ-Kur sigortalısı olması nedeniyle 3/91123 tahsis numarası ile ikinci kez 01.03.1990 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasadan kapsamında ölüm aylığı bağlandığı, 2926 sayılı Yasa’dan kaynaklanan mükerrer aylığın kesilmiş olmasına karşın Kurumca aylıkların sehven ödenmeye devam edildiği gerekçesi ile davalı Kurum tarafından 1.3.1990-25.11.2003 dönemi aylıkları için borç çıkarıldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında 2926 sayılı Yasadan kaynaklanan ölüm aylığının yersiz ödendiği konusunda uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, yersiz ödenen ölüm aylıklarının faizi ile birlikte geriye istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. BK.nun 63. maddesinde, haksız olarak bir şeyi iktisap eden kimse onun istirdadı zamanında elinden çıkmış olduğu miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir denilmektedir. Kendisine ödeme yapılan kimse bu ödemeden dolayı bir yarar sağlamışsa, bunu elinden çıkmış bir sarfiyat olarak düşünmemek gerekir. Buradaki elden çıkmış olma sözleri yararlanma dışındaki durumları ifade eder. davalı almış olduğu paranın yararlanma dışında elinden çıkmış olduğunu isbat edememiştir. Hal böyle olunca, dava konusu edilen yersiz ödenen aylık miktarını iade ile mükelleftir.Kaldı ki, Borçlar Kanunu, iade borcunun kapsamını, zenginleşmenin iyi veya kötü niyetli olmasına göre farklı çözüm getirmiştir. Haksız zenginleşen, zenginleşmeyi kötü niyetle elden çıkarmış ise iade zamanında mevcut olan zenginleşmeyi değil elden çıkardığı zenginleşmenin tamamını iade ile yükümlendirilmiştir. Zenginleşmenin iyiniyetli sayılıp sayılmayacağı MK.nun 3. maddesi hükmüne göre belirlenecektir Haksız zenginleşen elde ettiği yararın geçerli bir sebebe dayanmadığını iade ile yükümlü olduğunu biliyor veya bilebilecek durumda ise iyiniyetli sayılmayacaktır. Bu bağlamda, kural olarak zenginleşenin kötü niyetli olduğunu iddia eden iade alacaklısı bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Ancak, olayın özellikleri zenginleşmenin iyiniyetle olmadığını açıkça gösteriyor ise bu iddia ispat edilmiş sayılmalıdır. HGK 16.06.1987 gün ve 1987/68-618 sayılı kararı da aynı yöndedir. Somut olayda ise dava konusu aylıkların yersiz ödendiği uyuşmazlık konusu olmadığından, davacı, Kanun hükümlerini bilmediğini ileri sürerek iyiniyet iddiasında bulunamaz.Davalı Kurumun 25.11.2003 tarihine kadar yersiz aylık ödediği ve geriye alma hakkının doğduğunu işlem yaptığı 12.7.2004 tarihinde öğrenmiş olduğu ortadadır. Bu durumda, dava 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olan aylıklar dışındaki aylıklar yönünden 1 yıllık süre içinde 13.9.2004 tarihinde açıldığından BK. 66. maddesinde yazılı zamanaşımının olayda gerçekleşmediği açıktır. Mahkemenin, zamanaşımı süresi geçmiş olan aylıklar yönünden davanın kabulü yerine yazılı şekilde davanın kabulüne karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.