Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Ankara 4. İş MahkemesiTARİHİ : 19/12/2014NUMARASI : 2009/149-2014/1294Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.2-Dava, 01.07.2006 tarihli iş kazasında yaralanarak %35,2 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkemece, 283.565,80-TL maddi, 40.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01.07.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.Sigortalının yada iş kazasında ölüm halinde hak sahiplerinin açtıkları maddi tazminat davalarında maddi zarar kazalının gerçek net ücreti üzerinden yapılacak hesaplama ile belirlenmelidir. Zararın belirlenmesinde sigortalı işçinin hesaba esas alınacak ücreti büyük önem taşır. Zira, hesap tarihine kadar bilinen ücretlerden, hesap tarihinden sonraki dönem için ise son ücreti baz alınarak bilinen dönem zararı hesaplanacak, gelecek dönem zararın da hükme en yakın tarihteki son ücretinin gelecek yıllar için %10 artış ve %10 iskontolama yapılarak bulunacaktır. Bu nedenle maddi tazminat davalarında ücretin belirlenmesi öncelikle halledilmesi gereken ön meseledir. Bu davalarda hesaplama en kötü ihtimal ile asgari ücretten yapılmalıdır. Asgari ücretin altındaki bir miktar üzerinden maddi zarar hesaplaması yapılamaz. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılama sırasında resen dikkate alınmalıdır. Davacı tarafca asgari ücretin üzerinde ücret alma iddiasında bulunulmamış, ücret ile ilgili hiçbir belge ileri sürülmemiş ve işçinin ücreti kanıtlanamamış ise hesaplama asgari ücret üzerinden yapılır. Kural olarak yukarıda da değinildiği gibi işçi niteliksiz bir iş yapmakta ise hesaplama asgari ücretten yapılır. Eğer işçinin iş yerinde kaza anında usta, şef veya başkaca nitelikli bir eleman olarak çalıştığı ispatlanıyor ise talebi üzerine ücretinin ilgili meslek kuruluşlarından sorulması ve buraca belirtilen emsal ücrete göre hesaplama yapılması gerekmektedir. İşverenin ödediği ücret bazen işçinin de imzasını taşıyan ücret bordroları ile belgelenmiş olabilir. Bu durumda işçinin niteliğine, tecrübesine göre kendisine uygun bir ücret ödendiği anlaşılıyor ise bu belgeye dayanarak hesaplama yapılır. Aksi halde ilgili meslek kuruluşlarından işçinin yaşı,kıdemi,niteliği belirtilerek emsal ücret araştırmasının yapılması gereklidir. İşçi toplu iş sözleşmesine tabi ise bununda hesaplama sırasında göz önünde tutulması yine kamu düzenine ilişkin olup mahkemece gözetilmelidir. Kaza tarihi itibariyle asgari ücret alan işçinin ileride kıdemli ve usta işçi olarak daha yüksek ücretle çalışacağı ihtimaline göre hesap yapılamaz. Sigortalının veya onun ölümü halinde hak sahiplerinin açtıkları maddi tazminat davalarında sigortalının zararı kaza anındaki gerçek net ücreti üzerinden hesaplanmalıdır. İşçinin kazalandığı yerdeki son ücreti belli ise bilinmeyen dönemdeki diğer ücretleri bu son ücretinin asgari ücrete oranlanması ile tespit edilmelidir.Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelere göre; yargılama konusu iş kazasında davacının %35,2 oranında malul kaldığı, kazanın oluşumunda % 85 oranında davalı işverenin, %15 oranında ise davacı kazalı kusurludur. Keza davacının iş kazası tarihinde 16 yaşında niteliksiz bir işçi olduğu ve asgari ücretle çalıştığı(asgari ücretin kamu düzenine ilişkin olması da gözetilerek) hususlarında tartışma bulunmamaktadır. Tartışma davacı kazalının hesaplamaya esas alınacak ücretinin tespitinde toplanmakta olup yukarıda maddi tazminat davalarında ücretin nasıl belirlenmesi gerektiği ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Somut olaya geldiğimizde ise; davacının maddi zararının tespiti için alınan raporda bilirkişi tarafından iki seçenekli hesaplama yapılmıştır. Hesaplamadaki ilk seçenekte davacının kaza tarihinden sonra çalışmaya başladığı iş yerindeki ücreti de dikkate alınmış, ikinci seçenekte ise yalnızca asgari ücret gözetilerek davacı zararının tespiti cihetine gidilmiş, Mahkeme seçenekli bu hesaplamalardan ilkini yani davacının kaza tarihinden sonra çalışmaya başladığı iş yerindeki ücretinin dikkate alındığı hesaplamayı hükmüne esas almıştır. Yukarıda açıklandığı üzere iş kazasından kaynaklanan maddi tazminat davalarında hesaplama kazalının "olay(iş kazası) tarihindeki gerçek net ücreti üzerinden" yapılmalıdır. Kazalı sonradan daha yüksek bir ücret ile bir başka yerde çalışmaya başlasa bile bu sonraki ücreti hesaplamada dikkate alınamaz. Benzer durum davacının kaza anında daha yüksek bir ücret alıyorken sonrasında daha azını almaya başlaması hali için de geçerlidir. Buna göre kazalı sonradan daha az bir ücret ile çalışmaya devam etse bile maddi zararı yine kaza anında bilinen ve daha fazla olan ücreti üzerinden yapılmalıdır. Hal böyle olunca işbu dosyada davacı sigortalının kaza anında asgari ücretle çalıştığının belli olmasına göre yalnızca asgari ücrete göre yapılan hesaplamanın Mahkeme hükmüne esas alınması gerekirken kaza tarihinden sonra çalışmaya başladığı iş yerindeki ücretinin de dikkate alındığı hesaplamanın hükme esas alınması doğru olmamıştır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 30.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.