Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21364 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2561 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan ... ve ... vekillerice temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere ve temyiz nedenlerine göre davalı şirketler.... ile.... vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava; 09.12.2004 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkemece, davacının maddi tazminat davasının açılmamış sayılmasına, 7.500,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09.12.2004 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar... ... ... ve...ile ..... Ve... den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.04.03.2013 tarihli kararda sair yönlerden bir yanlışlık bulunmamakla birlikte davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarlarının takdirinde ve maddi tazminat davasında davalılar lehine kararlaştırılması gereken vekalet ücretinde hata yapıldığı anlaşılmaktadır.Şöyle ki; 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 .maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.Bunun yanında karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesinde davanın açılmamış sayılmasına, delillerin toplanmasına ilişkin ara kararının yerine getirilmesinden önce karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonraki aşamada ise tamamına hükmolunacağı, ancak davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücretinin ikinci kısmının ikinci bölümündeki yazılı miktarları geçemeyeceği bildirilmiştir. Bu açıklamalar sonrasında somut olayda, kaza tarihi, tarafların sosyal ekonomik halleri ve özellikle davacı yanın yargılama konusu iş kazası nedeniyle “maluliyetinin bulunmadığını kabul etmesine” göre hüküm altına alınan 7.500,00-TL miktarlı manevi tazminat fazla olduğu gibi yine açılmamış sayılmasına karar verilen maddi tazminat davası bakımından davalılar lehine vekalet ücretinin hüküm altına alınmaması da hatalı olmuştur.O halde, temyiz eden davalı şirketler vekillerinin bunu amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 30.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.