Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21339 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2706 - Esas Yıl 2015





Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : Konya 3. İş MahkemesiTARİHİ : 25/11/2014NUMARASI : 2013/261-2014/725Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde Ekim 2007-07/06/2013 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDava, davacının davalıya ait işyerinde 01/10/2007-07/06/2013 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığının tespiti ile Kurum'a eksik bildirilen prime esas gerçek kazancının bildirilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı şekilde "davanın kabulü ile davacının 01/10/2007-15/03/2010 tarihleri arasında davalı P.. A.. ünvanlı işyerinde çalıştığının tespitine, davacının 15/03/2010-07/09/2013 tarihleri arasında davalı işyeri tarafından sigortaya bildirimi yapıldığından bu dönem yönünden tespit kararı verilmesine yer olmadığına, davacının işyerinden ayrıldığı tarih olan 07/06/2013 tarihinde brüt ücretinin aylık 1.596,04 TL olduğunun tespiti" şeklinde hüküm kurulmuştur.Mahkemece davanın kabulü ile “davacının Kurum'a yersiz ödendiği iddia edilen aylıklarından dolayı borçlu olmadığının tespitine” şeklinde hüküm kurulmuştur. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Öte yandan, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Çalışma olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte; Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 E. ve 2005/413 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır../..Ücret miktarı HMK’nun Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin hukuksal geçerliliği haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar içinse tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa da tanık dinletilmesi mümkündür. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 20/11/1974 doğum tarihli olan davacıya ait hizmet cetvelinde 01/07/1998-30/10/2012 tarihleri arasında toplam 1750 gün davacı adına hizmet bildiriminde bulunulmuş olup ihtilaf konusu dönem içerisinde davalı işyerince 15/03/2013-30/07/2013 tarihleri arasında en son 1021.50 TL prime esas kazanç ücret üzerinden davacı adına Kurum'a hizmet bildiriminde bulunulduğu, davalı işyerinin 09/10/2003 tarihinde Yasa kapsamına alınmış olup “Yabancı Dil Kursu” olarak faaliyette bulunduğu, davacının davalı işyerinde Yabancı Dil Usta Öğreticisi olarak görev yaptığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce davacının davalı işyerinde geçen hizmetlerine ilişkin olarak 2008-2013( 2011-2012 yılı dönemi hariç) yılları arası her yıl için ayrı olarak onaylanmış olan “ders saati ücretli çalışma izin formaları”nın dosyaya sunulduğu, bu formlarda davacının haftalık/aylık kaç saat, ne kadar ders saati ücreti ile çalışacağının gösterilmiş olduğu, yine 07/05/2008,07/05/2009, 28/04/2010, 07/04/2011, 05/05/2013 tarihinden itibaren işyerinde çalışmaya başlanacağına ilişkin olarak düzenlenen ve de resmi olarak onaylanan “Özel Öğretim Kurumlarında Görev Alan Eğitim Personeline ait İş Sözleşmeleri”nin dosyaya sunulduğu, 2007-2013 yıllarına ait dönem bordrolarının getirtildiği, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, bir kısmı davalı işyeri bordrolu çalışanı olan davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacının davalı işyerinde "Yabancı Dil Usta Öğreticisi" olarak çalıştığı anlaşılmakla davacının çalışmaları ve ücretine ilişkin olarak davalı işyeri yıllık çalışma takvimlerini ve haftalık çalışma saatlerini gösteren çizelgelerini, eğitim personelinin listesini, ders saati ücretini Valiliğe bildirmekle yükümlü olup dosya kapsamında buna ilişkin olarak düzenlenmiş ve de Valilik tarafından onaylanmış resmi belge ve kayıtlar var iken bu belge ve kayıtların göz ardı edilerek yazılı şekilde sonuca gidilmiş olması hatalıdır. Davacının çalışmalarının Kurum'a bildirilmeyen dönemlerdeki ücret belgeleri ve bu dönemde davacıya ücret ödenip ödenmediği, ödeme yapılmışsa kim tarafından ödendiğinin araştırılması gerekir.Yapılacak iş; davacının hizmet ve ücret tespiti talebi yönünden Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından onaylı olarak düzenlenmiş formlar ile belirlenen ücret ve ders saati üzerinden tespit hükmünü kurmak, davacının Kurum kayıtlarına geçmeyen ve de Valiliğe bildirimde bulunulmayan dönem içerisinde geçen hizmet sürelerinde ücretini ne şekilde aldığını araştırmak, bu dönemde çalıştığına ve ücret aldığına ilişkin belgeleri getirtmek, çalıştığını ve ücretini aldığını gösterir belgelerin ibraz edilememesi halinde bunun nedenini araştırmak, ibraz edilememenin haklı ve izah edilebilir bir nedene dayanması halinde tanık sözlerine itibar etmek, davacının çalışmasını somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma neticesi kurulan hüküm, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum ve davalı işyeri vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ne iadesine, 30/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.