Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21326 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17968 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, 09.05.1994 - 04.06.2001 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur Sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, davacının 09/05/1994-04/06/2001 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 5763 sayılı yapılandırma yasasından faydalanması istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 01/06/1995-04/06/2001 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine ve 5763 sayılı Yasadan faydalanmasına karar verilmiştir.Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigorta sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir.Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 04/06/2001 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, yapılandırma yasasından faydalanması için mahkeme yazısı üzerine Kurum tarafından geçici olarak tescilin 01/06/1994 tarihine çekildiği, teslim ettiği ürünlerden Haziran/1995 tarihinde prim kesintisinin yapıldığı, 28/06/2007 tarihinde ziraat odası kaydının başladığı, tanık beyanlarında davacının tarımla uğraştığının belirtildiği, 1996 ve 1998 yıllarına ait fotokopi evraklar mal teslim fişleri olduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda, mahkemece kayıtlarına göre davacının, 01/06/1995-31/12/1995 tarihleri arası sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesi doğrudur. Ancak verilen karar 01/01/1996—04/06/2001 tarihleri arası dönem yönünden hatalı olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi prim kesintisine dayalı tespit davalarında, ilk prim kesintisinin yapıldığı yılı takip eden yıllarda da, prim kesintisinin veya ürün tesliminin yani tarımsal faaliyetin sürekli olması gerekir. Sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminden amaç, bunun her yıl yapılabileceği gibi, prim kesintisi veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında devam ettiği durumlarda da tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilir. 1996 ve 1998 yıllarına ait mal teslim pusulaları fotokopi olup Kuruma hitaben sigortalılığı sağlayacak resmi bir niteliği bulunmamaktadır. Dolayısıyla uyuşmazlık konusu olan 01/01/1996—04/06/2001 tarihleri arası dönemde, herhangi bir prim kesintisi ve ürün tesliminin bulunmadığı, dolayısıyla sigortalılık koşullarının oluşmaması nedeniyle bu dönem yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacının bu dönemdede sigortalı olduğuna hükmedilmesi hatalı olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.