Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2124 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 17024 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: Trabzon İş MahkemesiTARİHİ: 12/11/2009NUMARASI: 2007/1543-2009/611Davacı, murisinin 14.7.1994 tarihinden davalılardan işverene ait işyerinde çalıştığının tespiti ile iş kazasında vefat ettiğine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere verilen kararın bozma kararına uygun olmasına göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.2-Davacılar murisleri C.Y.’ın ölümü ile sonuçlanan zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun ve kendilerine iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespiti ile bağlanacak aylıkların yasal faizleri ile tahsilini istemişlerdir.Mahkemece istemin kabulü ile, muris C.Y.ın 14.07.1994 tarihinde ölümü ile sonuçlanan olayın iş kazası olduğunun ve hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan 14.07.1994 tarihinden itibaren ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespiti ile birikmiş aylıkların ödeme tarihinden yasal faizi ile davalı Kurumdan tahsiline karar verilmiştir.Muris C.Y.ın 14.07.1994 tarihinde iş kazası sonucunda öldüğüne ilişkin verilen ve bozma kararı dışında kalan hüküm kesinleşmiş olmakla, murisin “iş kazası” sonucu öldüğü uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık sigortalı işçinin hak sahiplerine bağlanacak ölüm gelirinin hangi tarihte bağlanacağı noktasındadır.Gerçekten, davacılardan M.Y.ın muris-sigortalının eşi, diğer beş davacının da çocukları oldukları dosyaya ekli nüfus kaydı ile veraset ilamından anlaşılmaktadır. Davacıların, 14.07.1994 tarihinde iş kazasında ölen eş-babalarından dolayı SGK (SSK)’na, dul-yetim aylıkları bağlanması için müracaatlarının olmadığı, 14.07.2004 tarihinde açılan dava ile istemde bulundukları da açıktır. Bu halde ise dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa’nın 99. maddesinin dikkate alınması gerektiği ortada olup, 506 sayılı Yasa’nın “zamanaşımı ve hakkın düşmesi” başlıklı 99. maddesine göre, “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar. Bu durumda olanların gelir ve aylıkları yazılı istek tarihini takip eden aybaşından itibaren başlar…” hükmüne göre davacıların Kuruma taleplerinin olmadığı, bu halde de açılan bu dava tarihinin yazılı istek tarihi sayılması ve hak sahiplerine ancak 14.07.2004 tarihinden itibaren ölüm geliri bağlanmasına karar verilmesi gerekirken, kaza tarihinden itibaren aylık bağlanmasına karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Yapılacak iş; Muris-işçi C.Y.ın dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa’nın 23. maddesine göre, hak sahibi olan eş ve çocuklarına, aynı yasanın 99. maddesi dikkate alınarak, 14.07.2004 tarihinde yasal şartları taşıyan çocukları ile eşine ölüm geliri bağlanması yönünde bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.