MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, Kurum işleminin iptaliyle 5510 sayılı Kanun kapsamındaki 2009/1-2013/2. ayları arasında %5 teşvik indiriminden faydalandırılması gerektiğinin tespitine bu indirimden yararlandığı miktarların geri istenemeyeceğine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, aksine Kurum işleminin iptali ile 5510 sayılı Kanun kapsamındaki 2009/1-2013/2. ayları arasında %5 teşvik indiriminden faydalandırılması gerektiğinin tespiti ile bu indirimden yararlandığı miktarların geri istenemeyeceği istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtilen şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı, 2009/1. ayı ile 2013/2. ayları arasında 5510 sayılı Yasanın 81’inci maddesi kapsamında belirlenen teşvik indiriminden faydalandırılmasına rağmen, 2001 yılının 4. ayındaki prim borçları olduğu gerekçesi ile Kurumca teşvik indiriminden faydalandırılmadığını, oysaki, bu primlerin zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti ile fazladan ödenen tutarın iadesini talep etmiştir.5510 sayılı Yasanın Prim oranları ve Devlet katkısı başlıklı 81. maddesine göre;“ Bu Kanun gereğince alınacak sigorta prim oranları aşağıdaki şekildedir:a) Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının % 20'sidir. Bunun % 9'u sigortalı hissesi, % 11'i işveren hissesidir...... ı) (Ek: 15.5.2008–5763/24 md.) Bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır. Ancak, Kuruma olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarını 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48'inci maddesine göre, tecil ve taksitlendiren işverenler ile 29.07.2003 tarihli ve 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa ve 22.02.2006 tarihli ve 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile diğer taksitlendirme ve yapılandırma Kanunlarına göre taksitlendiren ve yapılandıran işverenler bu tecil, taksitlendirme ve yapılandırmaları devam ettiği sürece bu fıkra hükmünden yararlandırılır. Bu bent hükümleri; 21.04.2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30'uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerleri ile 08.09.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa, 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin işyerleri, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz. Hazinece karşılanan prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz. Bu fıkra ve diğer ilgili mevzuatla sağlanan sigorta prim desteklerinin aynı dönem için birlikte uygulanması halinde, bu destek öncelikle uygulanır. Bu Kanun gereğince yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen işverenler bir yıl süreyle bu fıkrayla sağlanan destek unsurlarından yararlanamaz.(Ek cümle: 31.07.2008–5797/2 md.) Bu fıkrada düzenlenen teşvik, kamu idareleri hariç bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin matrah, oran ve esaslar üzerinden 506 sayılı Kanunun geçici 20'nci maddesi kapsamındaki sandıkların statülerine tabi personel için de uygulanır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından müştereken belirlenir...”Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeden yararlanmak için, işverenin işyerine ait prim ve gecikme cezasına ilişkin borcunun bulunmaması gerekmekte olup; eldeki davada da, davacı adına işyeri borçları ile ilgili olarak ödeme emrinin olup olmadığı dosyadan anlaşılmamakta olup, öncelikle, ödeme emri var ise davacının bu ödeme emrine karşı 6183 sayılı Yasa hükümleri ve yasal prosedürü çerçevesinde ödeme emrinin iptalini sağlamak üzere dava açıp açmadığı araştırılarak, ödeme emrinin iptaline dair kesinleşmiş mahkeme kararından sonra, davacının prim borcunun ortadan kalkacağı ve bu durumda teşvik hükümlerinden faydalanmasına engel bir halin kalmayacağı hususu dikkate alınarak, bir sonuca varılması gerekirken, anılan husus göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.