MAHKEMESİ: Ankara 11. İş MahkemesiTARİHİ: 23/11/2006NUMARASI: 427-680Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Davacının 16.3.1996 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası sonucu sürekli işgöremez duruma geldiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, bu tür davalarda Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi gereğince uygulanmakta olan zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, davalı tarafın usulüne uygun olarak yaptığı zaman aşımı itirazı yerinde bulunarak davanın reddine karar verilmiş ise de yeterli araştırma yapılmaksızın sonuca gidilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Zararlandırıcı sigorta olayı 16.3.1996 tarihinde gerçekleşmiş dava ise 26.5.2006 tarihinde açılmıştır.Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Somut olayda, zararın ne zaman öğrenildiği önem kazanmaktadır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak iyileşmenin gerçekleştiği tarihe esas alınır. Yerleşmiş bilimsel ve yargısal içtihatlara göre zarar, tamamen ortaya çıktığı anda gerçekleşmiş sayılabilir. Olayda zararın gerçekleşme anı belirlenmelidir. Gelişen durumda zamanaşımı başlangıcı gelişmenin son bulduğu tarihtir.Dava konusu olayda, işgöremezliğe yol açan kazanın 16.3.1996 tarihinde gerçekleşmesine rağmen iş kazasının Kuruma ilk olarak davacı tarafından 12.10.2001 tarihinde bildirildiği, maluliyet tespitine ilişkin işlemlerin bu nedenle geciktiği, kaval kemiğinin kırılması sonucu sağ ayağına platin takılmış olan davacının, SSK Mersin Hastanesinin 7.2.2005 tarihli raporu ile meslekte kazanma güç kayıp oranının % 18 olarak belirlendiği, ancak davacının tedavisine ilişkin tıbbi belge ve kayıtların dosyada mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.Yapılacak iş, davacının bu kaza nedeniyle gördüğü tedaviye ilişkin tüm evrak ve kayıtlar getirtilerek iş kazası sonucu davacıda oluşan bedensel zararın gelişim gösterip göstermediği, gelişim göstermiş ise iyleşmenin gerçekleştiği tarihin belirlenmesi konusunda tıbbi bilirkişiden rapor almak, iyleşmenin gerçekleştiği tarihte davacının manevi zararını öğrendiğini kabul etmek ve çıkacak sonuca göre hüküm kurmaktır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.