Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20804 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16263 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarına ait sigorta primlerinin gerçek maaşı üzerinden yatırılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının davalı işyerinde çalışmış olduğu dönemlere ait sigorta primlerinin gerçek maaşı üzerinden yatırılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece ; davanın kısmen kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiştir.Uyuşmazlık, somut olayda nitelikli işte çalıştığı iddiasında bulunan davacının prime esas gerçek kazancının ispatı konusunda, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri kapsamında hizmet tespitine yönelik davalarda, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği dikkate alınarak, ücretin ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’na, davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla, prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Çalışma olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte; Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 E., 2005/413 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.Ücret miktarı HMK’nun Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200. maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin hukuksal geçerliliği haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar içinse tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa da tanık dinletilmesi mümkündür. Davacı işçi, davalı işyerinde nitelikli işçi ( Pazarlamadan Sorumlu Şirket Müdürü ) olarak çalıştığını ileri sürmektedir. Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 16/07/1998-25/03/2002 ve 20/05/2002-11/03/2008 tarihleri arasında davalı işyerince davacı adına Kurum'a kesintili ve tam olarak hizmet bildiriminde bulunulduğu, prime esas kazancın ise asgari ücret üzerinden Kurum'a bildirildiği, davalı işyerinin 31/07/1996 tarihinde “... ...i” faaliyetinden dolayı Kanun kapsamına alınmış olduğu, davalı şirketin20/06/2006 tarihli ortaklar kurulu kararı ile davacının Pazarlamadan Sorumlu Şirket Müdür Yardımcısı” olarak atandığı, bu atama kararın 07/07/2006 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan olunduğu, davacıya ait silah taşıma ruhsatında davacının görevinin “Genel Müdür Yardımcısı” olarak belirtildiği, 1997-2008 yılları arasına ait davalı işyeri dönem bordrolarının getirtildiği, 2005-2008 yılları arası ücret bordrolarının getirtilmiş olup bordrolarda davacının imzasının bulunduğu, prime esas kazancın asgari ücret üzerinden Kurum'a bildirilmiş olduğu, duruşmalarda davacı, davalı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır. Somut olayda davacının davalı işyerinde “Şirket Müdürü” olarak hizmetinin geçtiği konusunda uyuşmazlığın bulunmamasına göre Mahkemece davacının davalı işyerinde geçen hizmetine karşılık gerçek ücretin şüpheden uzak bir şekilde yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Nitelikli ve tecrübeli bir işçinin, yaptığı işin özelliğine göre asgari ücret üzerinden ücret alması, hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu durumun belirlenmesi halinde, işveren tarafından asgari ücret üzerinden düzenlenen belgelerin aksinin kanıtlanamayacağı düşünülemez.Mahkemece yapılacak iş, öncelikle davalı işyerinin kapsam ve kapasitesini belirlemek, davalı şirket çalışanlarının görev ve sorumluluk dağılımına ilişkin işyeri yönetimi ile ilgili belgeleri getirtmek, gerektiğinde işverenin bordrolarında kayıtlı diğer işçilerin beyanına başvurmak, işverenin yaptığı bildirimler ile çalışan işçilerin niteliklerini de karşılaştırarak, işverenin çalıştırdığı işçilerin kıdem ve pozisyonuna göre gerçek ücreti üzerinden bildirilip bildirilmediği üzerinde durmak, işverenin davacı ile aynı pozisyondaki işçilere ödediği ücretlerin gerçeğe uygun olup olmadığını değerlendirmek, bu bildirimlerin gerçeğe uygun olduğunun belirlenmesi halinde, bu ücretleri esas almak, aksi takdirde benzer işi yapan işyerlerinden, gerektiğinde ilgili meslek odasından, benzer işi yapan firmalardan ve Türkiye İstatistik Enstitüsü'nden emsal ücret araştırması yaparak ve uzman bilirkişiden ücret tespiti ile ilgili rapor alarak elde edilecek sonuca göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum ve davalı işyeri vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan .....'ne iadesine, 23.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.