Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20744 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14163 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Davacı, sigorta başlangıç tarihinin ilk işe giriş tarihi olan 01.07.1986 tarihi olarak tespitine, karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı ve davalı Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun temyiz itirazlarının reddine , Davacının temyizine geçince ; 2-Dava, davacının davalı işyerinde 01.07.1986 tarihinde bir gün süre ile çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir" hükmü düzenlenmiştir. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortal?? işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa'nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa'nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa'nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Somut olayda, davacı adına düzenlenen 01.07.1986 tarihli işe giriş bildirgesi üzerinde işveren kısmında bulunan imzanın davalının eli ürünü olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de salt işe giriş bildirgesi üzerindeki işveren imzasının davalının elinden çıkmamış olması davacının davalı işyerinde çalışmadığını ispata yeterli değildir. Zira işe giriş bildirgelerinin işveren yerine muhasebeci veya yetkili diğer bir çalışan tarafından düzenlenmesine sıkça rastlanıldığı bir gerçektir. Beyanına başvurulan tanık...... de işe giriş bildirgesi üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını büyük ihtimalle davalı tarafından imzalandığını ancak işe giriş bildirgesini kendisinin hazırladığını, bildirge üzerindeki yazıların kendilerine ait olduğunu beyan etmiştir. Yapılacak iş, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek bakımından ..., zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 23.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.