Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20727 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 17984 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ: Ankara 3. İş MahkemesiTARİHİ: 21/06/2007NUMARASI: 2006/489-2007/412 Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, iş kazası sonucu beden tamlığının manevi yönden bozulduğu ileri süren davacı işçinin duymuş olduğu acı ve üzüntüsünün giderilmesi istemine ilişkindir. Bu yönüyle davanın sayal dayanağı Borçlar Kanununun 47.maddesi ve 26.6.1966 gün 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıdır. Anılan madde ve İçtihadı Birleştirme Kararına göre, manevi tazminata hükmedilebilmesi için 1- eylem, 2-zarar, 3- zarar ile eylem arasındaki illiyet bağı, 4- eylemin hukuka aykırı olması, 5- işçinin zarara uğraması koşuludur. Davacı, yer altı kablolarındaki arızayı bulmak amacıyla yapılan çalışma sırasında meydana gelen tüp patlaması sonucu birlikte çalıştıkları bir işçinin öldüğünü, iki işçinin de yaralandığını, kendisinin de şok geçirerek depresyona girdiğini böylece beden tamlığının bozulduğunu belirtmektedir. Somut olayda zararlandırıcı sigorta olayına uğrayan davacı işçinin beden tamlığının bozulup bozulmadığı, bozulmuş ise uygun illiyetin var olup olmadığı, giderek yukarıda sözü eçen Borçlar Kanununun ilgili maddesinin ve İçtihadı Birleştirme Kararının öngördüğü koşulların oluşup oluşmadığı yöntemince saptanmış değildir. Mahkemece olay tarihi olan 18.4.2006 tarihinden hemen sonra alınmayıp bir süre sonra alınmış bulunan ve sebebi gösterilmeksizin sadece depresyon tanısı konulan 22.5.2006 ve 19.6.2006 tarihli Sağlık Kurulu raporları itibariyle davacıdaki depresyon rahatsızlığı ile meydana gelen eylem arasında uygun illiyet bağı kurulmadan yukarıda anılan koşullar, hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeden manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.Yapılacak iş, zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan işçinin beden tamlığının ne şekilde bozulduğu, eylemle zarar arasında uygun illiyetin başka bir anlatımla zararın işverenin veya çalıştırdığı kişinin eylemi sonucu oluşup oluşmadığının tesbiti ile sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Öte yandan, hüküm fıkrasında H.U.M.K.'nun 388/son.maddesine aykırı ve çelişki yaratacak şekilde davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesine karşılık tekrar manevi tazminat hakkının saklı tutulmasına karar verilmesi de hatalı olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 19.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.