Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20707 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 21889 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Kütahya İş MahkemesiTARİHİ: 22/06/2007NUMARASI: 2004/385-2006/445Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün P. E. İnş.San.Tic.Ltd.Şti., SSK Başkanlığı ve K. Elk. Dağ. Mües.Müd. vekilleri tarafından duruşmalı, olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının maluliyeti ile sonuçlanan zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.506 sayılı Yasa'nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını en geç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurum’ca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak Kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesi ile kesin hale geleceği bildirilmiştir. Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tesbitine ilişkin davanın asıl amacı, 506 sayılı Yasa gereğince sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmasının teminine yöneliktir. Ancak gelir bağlanmasa bile sigortalının tedavi gideri gibi başka sigorta kollarından yardım talebinde bulunma olasılığıda vardır. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve de olayda iş kazası ise, kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir.Dava konusu olan hukuki ilişki birden fazla kişi arasında ortak olup da, bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde, dava arkadaşlığı maddi bakımdan zorunludur. Burada dava arkadaşları arasındaki hukuki ilişki çok sıkı olup Mahkeme, mecburi dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve bir tek karar verir. İş kazasının tesbit istemine ilişkin dava sonucunda mahkemece verilecek hüküm gerek işverenin gerekse Sosyal Sigortalar Kurumunun hak alanını etkileyeceğinden işveren ile Sosyal Sigortalar kurumu arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava bütün mecburi dava arkadaşlarına karşı değil de bunlardan birine veya bir kaçına karşı açılmış ise bu halde, dava sıfat yokluğundan reddedilemez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya bir süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 21.09.2001 tarihinde elektirk çarpması şikayeti ile A. Tıp Merkezinde tedavi gördüğü, 15.05.2001 ile 21.09.2001 tarihleri arasında dava dışı E. Elektrik Taahhüt İnşaat Limited Şirketi’ne ait (11017329) sicil nolu iş yerinde çalıştığı ve bu çalışmalar ile ilgili bordroların SSK’ya bildirildiği ve primlerin ödendiği anlaşılmaktadır.Somut olayda; işveren E. Elektrik Taahhüt İnşaat Limited Şirketi’nin taraf olmadığı bu davada yargılamaya devam olunarak sonuca gidilmiştir. Yapılacak iş; olaydan işveren E. Elektrik Taahhüt İnşaat Limited Şirketi’nin haberdar edilmediği gözetilerek öncelikle davacıya, davayı işverene yöntemince teşmil etmesi için kesin önel verip, işverenin delilleri toplandıktan sonra çıkacak sonuca göre karar vermektir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar vekillerinin diğer itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 19.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.