Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2057 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7991 - Esas Yıl 2015





Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.K A R A RDava; 506 sayılı Yasa kapsamında eşinden ve 1479 sayılı Yasa kapsamında babasından dolayı ölüm aylığı almakta iken; davalı Kurum tarafından babasından dolayı aldığı ölüm aylığı iptal edilen davacının, davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkidir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının babasının 03.02.1980 tarihinde vefat ettiği ve 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu, eşinin ise 24.01.2006 tarihinde vefat ettiği ve 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda; davacının babasının ölüm tarihindeki mevzuata göre gelirinin bulunması nedeni ile aylık bağlanması mümkün değilse de, 1479 sayılı Yasa'nın 45. maddesine 24.07.2003 tarih 4956 sayılı Yasa'nın 23. maddesi ile eklenen (c) fıkrasında düzenlenen; “ onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan ve veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'inden az aylık bağlanamaz” hükmü uyarınca kız çocuklarına aylık bağlanması mümkün hale gelmiştir. 24.07.2003 tarihinde çıkan yasa hükmü önceki düzenlemeye göre lehe olup uygulanmasının gerektiği ortadadır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın davanın kabulü yerine reddine dair yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.