Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20466 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15152 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, 16.12.2002 - 28.02.2011 tarihleri arasında ve 06.03.2012 tarihinden dava tarihine kadar Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve Kuruma borcu bulunmadığının tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının Esnaf Bağ-Kur ve SSK'lı çalışmalarının çakışması nedeniyle bazı SSK'lı çalışmalarının iptal edildiğini, 16.12.2002-28.2.2011 ve 6.3.2012-devam eden tarihleri arasında Bağ-Kur'lu kabul edildiğini oysa bu tarihler arasında Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve prim borcu bulunmadığının tespiti ve Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dairemizin 2013/18069 E.,2014/20019 K. Sayılı 16.10.2014 tarihli bozma ilamında “…Davacının her ne kadar ortak olduğu limited şirketinin vergi kaydı 31.12.1999 tarihinde, Ticaret ve Sanayi Odası kaydı ise 15.12.2002 tarihinde son bulsa da Ticaret Sicil Memurluğu'ndan gelen yazıda şirketin ve davacının ortaklığının devam etmesi nedeniyle önceden gelen sigortalılığa üstünlük tanınacağından 16.12.2002-28.2.2011 ve 6.3.2012-devamı dönemlerinde Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tespitine karar verilmesi hatalı olup, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu…” belirtilmiştir.Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda davacının şirket ortaklığının devam etmesi nedeniyle talebin reddine karar verilmiştir.Ne var ki; 4.4.2015 tarihli 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. maddede kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları bu maddenin yayım tarihini takip eden ay başı itibarıyla yeniden başlatılır"şeklinde düzenleme getirilmiştir. Dairemizin 2015/9326 E., 2015/13435 K. sayılı, 11.06.2015 tarihli Geri Çevirme ilamında davacının talep edilen döneme ilişkin 12 ay ve daha fazla prim borcunun bulunup bulunmadığının Kurumdan sorulması gerektiği belirtilmiştir. Kurum tarafından verilen cevapta davacının 13.1.1988-28.2.2011 ve 6.3.2012-21.6.2013 tarihleri arasında 94 ay prim borcu olduğu belirtilmiştir.Yapılacak iş; uyuşmazlık konusunu 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. madde kapsamında değerlendirerek, davacının 16.12.2002 tarihinden itibaren sigortalı sürelerine ilişkin, 1479 sayılı Yasa kapsamında yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık süresi belirlenerek, 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını belirlemek, var ise sigortalılığı o tarih itibariyle durdurmak ,uyuşmazlık konusu süreler için geçici 63. maddenin uygulama koşulları yok ise yani davacının ihtilaflı döneme ilişkin tüm prim ödemesini gerçekleştirmesi durumunda davanın reddine karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine , 19.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.