Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20454 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 15801 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi : Ödemiş İcra MahkemesiTarihi : 22.03.2006No : 339-63Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı (3.kişi) vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Uyuşmazlık alacaklının İİK.'nun 99. maddesine dayalı olarak açtığı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi istemine ilişkindir.Dava konusu taşınır mallar 03.07.2003 tarihinde alacaklının gösterdiği adreste haczedilmiş, davalı 3. kişi şirket yetkilisi tarafından istihkak iddiasında bulunulmuştur. Mülkiyet karinesi davalı 3. kişi yararınadır. Ancak bu yasal karine aksinin davacı alacaklı tarafından her türlü delille ispatı olanaklıdır. Davalı borçlu ve 3.kişi şirketlerin borçtan önceki tarihlerde kurulduğu ortaklar arasında organik bağın bulunduğu ve dinlenen tanık anlatımlarından; her iki şirketin birbirleriyle ortak oldukları ve hacizli malların kullanımını borçluya verildiği, borçlu şirketin eski ortaklarından M.Ö. ise dava konusu malların borçlu şirkete alındığını ancak kendi hissesini 3. kişi şirkete devredince; borçlu şirkete ait bu malların 3. kişi şirkete devredildiğini ifade ettiği anlaşılmaktadır. Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında; dava konusu hacizli malların, tacir olduklarından ticari defter tutmak zorunda olan davalı şirketlerin demirbaş defterinde ve faturaların envanterde kayıt olup olmadığının saplanması ve elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Nitekim mahkemece de bu yönde araştırma yapılmış ve bilirkişi raporu alınmış ise de alınan raporda defterlerin kapanış tastiki bulunup bulunmadığı yönünde bir açıklık bulunmadığından hükme dayanak yapılmaya elverişli nitelikte olmadığı görülmüştür.TTK.'nun 70. maddesinde yevmiye defterinin kapanış tastikinin olmasının yasal şart olduğu,69. maddesinde ise tacirlerin yasaya uygun tutulmayan defterlerinin lehlerine delil olamayacağı belirtilmiştir. Anılan yasa maddeleri gereğince; davalı 3.kişinin ibraz ettiği ticari defterlerin ancak kapanış kaydı bulunması halinde lehine delil olarak kullanması mümkün olacaktır. Öte yandan hacizli G. Marka soğutucunun haciz tutanağının aksine 3 kişilik olduğu saptanmış olduğu olgusuda dikkate alınarak; mahkemece konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile; davalı 3. kişi defterlerinin usulüne uygun kapanış tastikleri bulunup bulunmadığı da belirtilecek şekilde yeniden inceleme yapılarak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar vermektedir.-2-Kabule göre; davacı alacaklının davanın kabulüne karar verildiği ancak İcra Mahkemesince takibin talikine veya ihtiyati tedbir yolu ile icranın durdurulmasına karar verilmediğine göre İ.İ.K'nun 97/13. maddesinde açıklandığı şekilde, bu dava nedeniyle 3. kişinin tutumu sonucu, alacağın tahsili geciktiğinden söz edilemeyeceğinden alacaklı yararına %40 tazminata hükmedilmesi isabetsizdir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.O halde, davalı 3.kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya (3.kişi) iadesine, 13.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.