MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava;....’'nin, Kurumun 6183 sayılı Kanun'a göre, 2006/12641 takip numaralı dosyasında takip edilen prim borcunun tahsili amacıyla davacı adına çıkarılan ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının temsil ve ilzam yetkisini haiz Yönetim Kurulu üyesi olduğu, şirktin gayrifaal olduğu ve borcu karşılayacak malvarlığının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 2006/12641 numaralı takip dosyasında takip edilen borcun 2004/7 ila 2005/7. ay dönemlerine ait prim borcu olduğu, 25/12/2001 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'ne göre davacının dava dışı şirketin 03/12/2001 tarihli olağan genel kurul kararına toplantısı ile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, aynı tarihli yönetim kurulu kararıyla da dava dışı şirketin temsil ve ilzam yetkilerini haiz Yönetim Kurulu Başkanı ....ve yönetim kurulu üyesi ....'ın İstanbul İli dışında olduğu zamanlarda iki yıl süreyle davacıya da temsil ve ilzam yetkisinin verildiği, devam eden yönetim kurulu toplantılarında da davacının temsil ve ilzam yetkisinin devam ettiği, davacının..... Noterliği'nin 13/07/2005 tarih ve ... yevmiye sayılı istifanamesi ile dava dışı şirketin yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı ise 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır.5510 sayılı Kanun'un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun'un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de; 6183 sayılı Kanun 506 ve 5510 sayılı Kanunlara göre daha genel bir Kanun durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel Kanun hükümlerine tanınacağından, özel kanun niteliğinde olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi karşısında, borç dönemlerinde 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinin yürürlükte olduğu ve somut olaya uygulanması gerektiği, davacının 03/12/2001 ila 13/07/2005 tarihleri arasında " dava dışı şirketin temsil ve ilzam yetkilerini haiz Yönetim Kurulu Başkanı.... ve yönetim kurulu üyesi.....'ın.... İli dışında olduğu zamanlarda" temsil ve ilzam yetkisini kullanabileceğinin belirtildiği, davacının temsil ve ilzam yetkisinin "diğer yetkililerin İstanbul İli dışında olduğu zaman" gibi soyut bir şarta bağlı olarak verildiği, soyut bir şarta bağlı yetki verilemeyeceği, bu durumun davacının temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu anlamına gelmeyeceği ve davacının dava dışı şirketin prim borcundan sorumlu tutulmaması gerektiği açıktır. Yapılacak iş; davacının borç döneminde dava dışı şirketin temsil ve ilzam yetkisini haiz üst düzey yöneticisi olmadığı anlaşıldığından, davanın kabulüne karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.