Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İstanbul 19. İş MahkemesiTARİHİ : 20/11/2014NUMARASI : 2013/320-2014/524 Davacılar murisinin davalılardan işverene ait işyerinde 01/09/2009-13/04/2011 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacı murisi sigortalı in davalı işveren nezdinde 01.09.2009-13.04.2011 tarihleri arasında geçen çalışma sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. .../...Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacı murisi sigortalının hizmet cetvelinde 08.11.1993-21.12.2009 tarihleri arasında toplam 379 gün SSK lı hizmetinin bulunduğu, ihtilaf konusu dönem içerisinde 03.11.2009-21.12.2009 tarihleri arasında davacı murisi adına 1098461 s.sicil no ile dava dışı işyerince hizmet bildiriminde bulunulduğu, 03.08.2010 tarihinden itibaren M.. T.. ünvanlı, 1151998 sicil no lu davalı işyerinin “içecek sunum hizmetleri” faaliyetinden dolayı Kanun kapsamına alınmış olduğu, davalı işyerine ait 2011/I dönem bordrosunun getirtildiği, yapılan zabıta araştırması neticesi “muris sigortalının 2009-2011 yılları arasında davalı kıraathanede tam gün çalıştığının tespit olunduğu”nun 18/07/2013 tarihinde tutanağa bağlanmak suretiyle Mahkeme'ye bildirildiği, yapılan sair zabıta araştırması ile de komşu işyeri sahiplerinin 28/11/2013 tarihinde tutanağa bağlanmak suretiyle Mahkeme'ye bildirildiği, muris sigortalıya ait hastane kayıtlarının dosyaya sunulduğu, duruşmalarda aynı zamanda kamu tanığı olarak Mahkemece tespit olunan davacı tanıklarının dinlendiği, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda Mahkemece kıraathane olarak faaliyetin yürütüldüğü davalı işyerinin Kanun kapsamına alınma tarihinden öncesinde de faal olup olmadığı hususunun hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde aydınlatılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.Hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan yapılacak iş; davalı işyerinin Kanun kapsamına alındığı tarih olan (03.08.2010) tarihinden öncesinde de işyerinin faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını işyerine ait vergi kaydı, elektrik, su, doğalgaz faturaları ile araştırmak, Belediye, zabıta aracılığıyla davalı işyerinin hangi tarihlerde faal olduğunu belirlemek ve tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.