Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2021 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 20137 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: Ordu 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 28/07/2006NUMARASI: 445-873Davacı, 09.02.2000-05.07.2001 tarihleri arasında S.S.K. zorunlu sigortalı hizmetleri dışında davalı kurumda tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının 01.03.1993-26.02.2001 tarihleri arasında SSK'ya tabi zorunlu sigortalı olduğu süreler dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa'da 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa'nın 7. maddesi hükmüne göre, bu Yasa'ya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum'a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa'nın 5. maddesi ile 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir: 2926 sayılı Yasa'nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında; kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade iie sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan re'sen tescil başlığını taşıyan 9. maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum'a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil İşlemlerinin Kurum'ca re'sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa'nın 36. maddesi kapsamında Kurum'un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2. madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur'a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kurum'a başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur'un işbu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re'sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re'sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, Tarım Satış Kooperatifler Kanunu'na göre kurulan P.E. İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T. Ş. Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.Yapılan incelemede, davacının 24.4.1987 tarihli bildirge üzerine davalı Kurum'ca 01.05.1987 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, ihtilaflı dönemde SSK hizmet cetvelinden 09.02.2000-05.07.2001 arasında kesintisiz 506 gün sigortalı blok çalışmasının bulunduğu, 1.1.1997 tarihinden itibaren ziraat odasına kayıtlı olduğu, mahkemece kooperatif kaydının bulunmadığı, davacı adına tapuda kayıtlı ziraî arazisinin bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığının sorulmadığı blok çalışmanın sona ermesinden sonra ürün bedelinden prim kesintisi yapıldığına ilişkin dosyada bir belge bulunmadığı gibi 05.07.2001 tarihinden sonra primde ödenmediği görülmektedir. Mahkemece davacının 1.5.1987-8.2.2000 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğuna ilişkin verilen tesbit kararı yerinde ise de 5.7.2001 den sonraki döneme yönelik istemin kabulü isabetsiz olmuştur.Yapılacak iş; SSK’na tabi çalışmanın sona erdiği 5.7.2001 den sonraki ihtilaflı dönemde davacıya ürün sattığı kişi, kurum ve kuruluşların isimlerini açıklattırmak, bu kişi, kurum ve kuruluşlardan ürün bedelinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak, yapılmış ise belgelerini getirtmek, hiç kesinti yok ise istemin reddine karar vermek, kesinti var ise kesintinin yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren tescil edilmiş sayılacağı ve ziraat odası kaydının 01.01.1997 tarihinden başladığı gözetilerek sonuca varmaktır. Mahkemece yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.