Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20091 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 3382 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ: Kartal 1. İş MahkemesiTARİHİ: 27/12/2006NUMARASI: 2003/314-2006/899Davacı, murisinin iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Uyuşmazlık iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalı ile anne ve babasının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece kaza geçiren sigortalı S.A. için 1.414,05.- YTl maddi ve 35.000,00.-YTL manevi tazminat ile davacılar anne ve baba için de ayrı ayrı 7.500,00.-YTL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de; varılan sonuç doğru olmamıştır. Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak cismani zarar kavramına (B.K.46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu ögretide ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir.Öyleyse bir kişinin cismani zarara uğraması durumunda, onun (ana, baba, karı, koca gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa (örneğin eyleme uğrayan yakın kişi % 80- %100 işgöremez duruma gelmişse) onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara uğrama sözkonusudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.4.1995 gün ve 1995/ 11-122,1995/430 23.9.1987 gün ve E.1987/9-183 K.1987/655 sayılı kararlarıda aynı esaslara dayanmaktadır. Somut olayda, % 28 İşgöremezlik oranı ve diğer kanıtlara göre davacının oğlu S.A., ağır bir cismani zarara uğramamıştır. Sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının anne ve babasının ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır bir şekilde bozulduğunu söylemek mümkün değildir. Hal böyle olunca davacı anne ve babanın manevi taminat isteminin reddi gerekir.3-Kabul şekline göre de, davacı S.A.’ün maddi tazminat talebinin bir kısmının reddi, katsayı değişiklikleri sonucu sigorta tahsisleri peşin sermaye değerindeki artışlardan kaynaklandığından ve davacının da dava açılırken bu hususu bilebilmesi mümkün bulunmadığından, adı geçen davacının maddi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti hükmedilmemesi gerektiği halde nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı anne ve babanın manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 08.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.