MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme,bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı ve davalılardan ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz nedenlerine göre davacı ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, 30.06.2002 tarihindeki iş kazasında yaralanarak %100 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararların giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkeme, 623.092,87 TL nin 30/06/2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar vermiştir.Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacı tarafından ilk olarak 01.08.2006 tarihli dava ile 1.000,00TL maddi, 25.000,00TL manevi tazminatın davalılardan ... tahsilinin talep edildiği, birleşen 25.06.2012 tarihli dava ile 425.000,00TL maddi tazminatın davalıdan ... tahsilinin talep edildiği, Mahkemece verilen 09.07.2008 tarihli ilk karar ile ... aleyhine açılan davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, taleple bağlı kalınarak 1.000,00TL maddi, 25.000,00TL manevi tazminatın ... den tahsiline karar verildiği. Bu kararın davacı yanca temyizi üzerine Dairemizin 10.03.2011 tarihli ilamı ile davalı ... asıl işveren olup bu davalı bakımından verilen red kararının doğru olmadığı gerekçesi ile kararın Bozulduğu, anılan Bozma kararı sonrasında davacının 13.02.2013 tarihli ıslah ile davalı ... bakımından maddi tazminat talebini 197.092,87TL daha artırdığı, davalı ...'ın ıslahen artırılan maddi tazminat için süresinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı H.M.K'nın 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin ,taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu kapsamda mahkemelerce verilen kararların açık, infaza elverişli ayrıca tüm talepleri karşılar mahiyette olması gerekir. Yine 6100 Sayılı H.M.K.'nın 26.maddesi kapsamında mahkemeler taleple bağlılık kuralına göre tarafların talep sonuçları ile bağlı olup ondan daha fazlasına karar veremezler.Ayrıca gerek kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı B.K.'nın 125. maddesi, gerekse de karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146.maddesi hükmüne göre iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararın giderilmesine ilişkin davalarda zamanaşımı süresi işveren veya işveren vekili yönünden 10 yıldır.Somut olayda ise, öncelikle Mahkemece hüküm altına alınan maddi tazminatın hangi davalı yada davalılardan tahsiline karar verildiğinin açık olmaması ile 01.08.2006 tarihli asıl davada davacının davalı ...nden talep ettiği manevi tazminat isteminine yönelik Mahkemece olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi H.M.K'nın 297/2 maddesine aykırılık teşkil ettiği gibi yine gerek asıl gerekse birleşen davadaki talepler gözetildiğinde davacının davalılar ...den talep ettiği maddi tazminat miktarının yalnızca 1.000,00TL olduğu hususunun Mahkemece göz ardı edilerek H.M.K.'nın 26.maddesinde ifadesini bulan talebin aşılması neticesinin doğurur nitelikte karar ihdası da usul ve yasaya aykırıdır.Ayrıca iş kazasından kaynaklanan tazminat davalarında zaman aşımı süresinin 10 yıl olup davalı ...'nün ıslahen artırılan maddi tazminat kısmı için süresinde zaman aşımı definde bulunduğunun anlaşılmasına göre Mahkemece karar yerinde bu hususun gözetilmemesi de doğru olmamıştır.Yapılması gereken iş; tarafların usuli kazanılmış hak durumları ile davalı ...nün ıslahen artırılan maddi tazminat miktarına yönelik süresindeki zamanaşımı defini de gözeterek asıl ve birleşen davalardaki davacı taleplerinin hepsini karşılayacak ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde yeni bir karar vermekten ibarettir.O halde, davacı ve davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 09/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.