Mahkemesi : İskenderun İcra MahkemesiTarihi : 15.9.2005No : 60-421Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Uyuşmazlık, İ.İ.K.’nun 99. maddesine dayalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi isteği ile alacaklı tarafından açılan istihkak davasına ilişkindir. Mahkemece, ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, davacı tarafın dosyaya sunduğu bilgi, belge ve delillerden üçüncü kişinin istihkak iddiasının çürütülemediği, karinenin aksinin ispatlanamadığı, dolayısı ile de dava konusu malların üçüncü kişiye ait olmadığına ilişkin davacının davasının sübut bulmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de, söz konusu gerekçeler ile varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacı alacaklı tarafından, davalı borçluya ait olan ve davalı ü??üncü kişiye kiralandığı iddia olunan Bursa ili, Mudanya İlçesi’ndeki depolarda bulunan 20.500 ton krom madeni 16.07.2003 tarihinde haczedilmiştir. Davalı üçüncü kişi, 17.07.2003 tarihinde, Mudanya İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2003/66 Esas sayılı dosyasında dava konusu haciz işlemini şikayet etmiş, anılan mahkemenin 18.07.2003 tarihli kararı ile şikayetin kabulüne, Mudanya 1. İcra Müdürlüğü’nün 2001/189 Tal. sayılı dosyasında 16.07.2003 günlü haciz işlemine ilişkin icra memurunun kararının iptaline karar verilmiş, söz konusu karar, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2004 tarihli kararı ile “şikayete konu haciz işlemi İskenderun İcra Dairesi’nin talimatıyla Mudanya İcra Dairesi tarafından yapılmış olup, İ.İ.K.’nun 96, 97 ve 99. maddelerinin hangisinin uygulanacağına asıl icra dairesince karar verilmesi gerektiği haciz tutanağında vurgulanmıştır. Anılan maddelere göre istihkak iddiası hakkında karar verme yetkisi asıl icra dairesine ait bulunduğundan talimat icra dairesinin yaptığı işlemde usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken hacizlerinde iptali sonucunu doğuracak şekilde şikayetin kabulü doğru değildir” gerekçeleriyle bozulmuş, mahkemece, bozma ilamına uyularak, 13.09.2004 tarihli karar ile şikayetin reddine karar verilmiştir. Bu ret kararı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından onanarak, 24.01.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Bunun üzerine, icra müdürlüğünce 21.02.2005 tarihli karar ile alacaklı vekiline ilgili mahkemesine dava açmak üzere İ.İ.K.’nun 99. maddesi uyarınca süre verilmesine karar verilmiş ve alacaklı tarafından 24.02.2005 tarihinde temyize konu istihkak davası açılmıştır. Her ne kadar İskenderun 1. İcra Müdürlüğü tarafından 25.07.2003 tarihinde, haciz sırasında vaki istihkak iddiası sebebiyle alacaklı vekiline ilgili icra mahkemesinde İ.İ.K’nun 99. maddesi uyarınca istihkak iddiasının reddi davası açmak üzere süre verilmesine karar verilmiş ise de, bu karar yöntemine uygun şekilde alacaklı vekiline tebliğ edilmediğinden istihkak davası süresinde açılmıştır. Ancak, İ.İ.K.’nun 106. maddesi uyarınca, alacaklı,haczedilen mal taşınır ise hacizden itibaren 1 yıl, taşınmaz ise 2 yıl içinde satışını istemediği takdirde, İ.İ.K.’nun 110. maddesi gereği haciz kendiliğinden kalkar. İ.İ.K.’nun 106. maddesinde öngörülen satış isteme süreleri hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan, hakim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması gerekir. Somut olayda, taşınır mal niteliğindeki krom madeni 16.07.2003 tarihinde haczedilmiştir. Takip alacaklısı bir yıllık hak düşürücü süre içinde satış istemediğinden 24.02.2005 dava tarihinden önce haciz kendiliğinden kalkmıştır. Öte yandan, üçüncü kişinin, icra müdürlüğünün işlemi hakkında şikayet yoluna başvurması, hak düşürücü süre niteliğinde bulunan satış isteme süresini durdurmaz. İstihkak davası açılabilmesi için her şeyden önce hukuken geçerli bir haciz bulunması gerekir.Bu durumda dava önkoşulunun yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.