Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 19932 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16796 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava....’'nin, Kurumun 6183 sayılı Kanun'a göre, 30/05/2014 tarih 8110834 sayı 2005/12397 takip numaralı dosyasında takip edilen İSP borcunun tahsili amacıyla davacı adına çıkarılan ödeme emirinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının temsil ve ilzam yetkisini haiz Yönetim Kurulu üyesi olmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 30/05/2014 tarih 8110834 sayı 2005/12397 numaralı takip dosyasında takip edilen borcun 2004/10 ve 11. aylar ile 2005/1 ve 2. ay dönemlerine ait İSP borcu olduğu, 11/06/2004 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'ne göre davacının 3 yılllık süreyle dava dışı şirketin Yönetim Kurulu üyesi olarak seçildiği, temsil ve ilzam yetkisinin ise münferiden dava dışı....'e ait olduğu, davacının temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı ve dava dışı şirkette üst düzey yönetici olmadığ?? anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı ise 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır.5510 sayılı Kanun'un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun'un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.Davanın yasal dayanığını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de; 6183 sayılı Kanun 506 ve 5510 sayılı Kanunlara göre daha genel bir Kanun durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel Kanun hükümlerine tanınacağından, özel kanun niteliğinde olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi karşısında, borç dönemlerinde 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinin yürülükte olduğu ve somut olaya uygulanması gerektiği, 11/06/2004 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'ne göre davacının 3 yılllık süreyle dava dışı şirketin Yönetim Kurulu üyesi olarak seçildiği, temsil ve ilzam yetkisinin ise münferiden dava dış....'e ait olduğu, davacının temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı ve dava dışı şirkette üst düzey yönetici olmadığı nazara alındığında, davacının, Kurumun 6183 sayılı Kanun'a göre, 30/05/2014 tarih 8110834 sayı 2005/12397 takip numaralı dosyasında takip edilen İSP borcundan şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen bir sorumluluğunun bulunmadığı açıktır. Yapılacak iş; davacının borç döneminde dava dışı şirketin temsil ve ilzam yetkisini haiz üst düzey yöneticisi olmadığı anlaşıldığından, davanın kabulüne karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 10.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.