Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1975 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11033 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, başvuru tarihinden itibaren ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.KARARDava; davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesi ile kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanması istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının eşi ile 22.12.2009 tarihinde anlaşmalı olarak boşandığı, 08.03.2010 tarihinde de davalı Kurum'a ölüm aylığı bağlanması için talepte bulunduğu, davalı Kurum tarafından görevlendirilen kontrol memurunun davacının oturduğu mahallenin muhtarını dinlediği, muhtarın; kayıtlarda davacı ile boşandığı eşinin aynı adreste oturduklarının göründüğünü, kontrol memuru ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra yaptığı araştırmada davacı ile eşinin aynı evi paylaştıklarını, ancak boşandığı eşinin eve nadir olarak gelip gittiğini öğrendiğini beyan ettiği, bu nedenlerle kontrol memurunun da davacı ile boşandığı eşinin kayıtlardaki adreslerinin aynı olduğunu, etraftan yapılan araştırmada davacının boşandığının bilinmediğini, davacı ile boşandığı eşinin aynı evde yaşadıklarının tespit edildiğini belirterek aylık talebinin reddinin gerektiğini bildirdiği, davacı tanığı olarak dinlenilen davacının gelininin; davacı ile eşinin şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşandıklarını, eşinin davacıya sürekli şiddet uyguladığını, davacı ile aynı apartmanda altlı üstlü oturduklarını, davacının boşandığı eşinin boşanmadan sonra Doğanköy'de bulunan oğlunun evinde yaşamaya başladığını, davacı ile eski eşinin boşandıktan sonra birlikte yaşamadıklarını beyan ettiği, davacının yaşadığı evin elektrik aboneliğinin başka bir kişi üzerine olduğu, su aboneliğinin ise 07.11.2005 tarihinden itibaren davacı üzerinde olduğu, zabıta tarafından yapılan tahkikatta birlikte yaşadıklarına dair bilgi edinilemediğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak " eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan "boşanma" hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda "anlaşmalı boşanma" adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01/10/2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.Somut olayda; davacı ile boşandığı eşinin birlikte yaşayıp yaşamadıkları hususu hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde açık olarak ortaya konulmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Mahkemece yapılacak iş; davacının ve boşandığı eşinin geçimlerini nasıl sağladıklarını, çalışıyor iseler nerede çalıştıklarını araştırmak, davacı tanığının davacının boşandığı eşinin yaşadığını beyan ettiği Doğanköy mahallesi/köyünün muhtarını dinlemek, kontrol memurunun araştırmalarını yaptığı adresteki veya davacı taşınmış ise bu adresteki davacının komşularından re'sen tespit edilecek kişileri dinlemek ve toplanan deliller ışığında varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.