MAHKEMESİ: Bolu İş MahkemesiTARİHİ: 25/09/2006NUMARASI: 2005/203-2006/222Davacı, sigortalı hizmet süresinin ve prim borcunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazların reddine,2-Davacı 20.4.1982 tarihinden itibaren sürekli Bağ-kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiştir.Mahkemece, davacının talebinin kısmen kabulü ile,31.10.1984-17.12.1990 tarihleri arası Bağ-kur sigortalısı olmadığından bu döneme yönelik talebin reddine, davacının 17.12.1990-23.06.1997 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olduğunun ve davacı tarafından 4,62 YTL primin isteğe bağlı sigortalılık kolundan yatırıldığının tesbitine ve bu döneme yönelik davanın kabulüne karar verilmiştir. 1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür. Dosya içeriğinden davacının 1.3.1981-31.10.1984 tarihleri arasında vergi kaydının olduğu, oda ve sicil kaydının bulunmadığı, 18.4.1983 tarihli bildirge üzerine 20.4.1982 tarihli itibariyle tescil edilerek vergi kaydının sona erdiğinin 18.9.1997 tarihli terk bildirgesi ile öğrenilmesi üzerine 13.1.1998 tarihinde sigortalılığının 31.10.1984 tarihi itibariyle sona erdirildiği, ancak 28.11.1990 tarihinde yapılan icra takibi ile 20.4.1982-30.11.1990 tarihleri arasındaki primlerin cebri icra yolu ile davacıdan tahsil edildiği davacının 1997 yılına kadar kısmi prim ödemelerinin bulunduğu, davalı Kurumca yapılan bu ödemeler gözetilerek davacının 1.12.1990-31.1.1993, 1.12.1994-31.5.1996, 1.4.1997-31.7.1997 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.Davacının 20.04.1982-30.11.1990 tarihleri arası Kurumca zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilip güvence verilerek primler Göynük İcra Müdürlüğü’nün 1990/340 takip dosyası ile cebren tahsil edilip uzun yıllar uhdesinde tutup kullandıktan sonra bu dönemin vergi kaydı olmayan bölümünün kabul edilmemesi M.K.2 maddesindeki objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz. Davacının icra vasıtası ile alınan prim haricinde yaptığı ödemelerin hangi dönemi kapsadığı yeterince açıklığa kavuşturulmamıştır.Yapılacak iş, davacının 20.04.1982-30.11.1990 tarihleri arası Göynük İcra Müdürlüğü’nün 1990/340 takip dosyası ile cebren tahsil edilen primler nedeni ile zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmesi,söz konusu icra dosyasında yapılan ödeme dışındaki ödemelerin yapıldığı tarihlerde hangi dönemlerin prim borçlarının karşıladığı denetime açık uzman bilirkişi vasıtası ile belirlenerek,1990 yılından sonrası primi ödendiği belirlenen sürelerde de isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı kabul edilmesinden ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yetersiz bilirkişi raporu ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.