Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Düzce İş MahkemesiTARİHİ : 03/02/2015NUMARASI : 2014/622-2015/159 Davacı, Türkiye'de sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını ikmal ettiği ve yurt dışında işe giriş tarihi olan 10/08/1989 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.K A R A R Dava, davacının Türkiye'deki sigortalılık başlangıç tarihinin Almanya'da sigortalı olduğu ve 18 yaşını doldurduğu 10.08.1989 olması gerektiğini tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, Davanın kabulü ile davacının sigorta başlangıç tarihinin yurt dışında işe giriş tarihi olan 10.08.1989 tarihi olduğunun tespitine, karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 10.08.1971 doğumlu olduğu, Türkiye'de 21.06.2014-27.06.2014 arası 7 gün 4/1-a bendi kapsamında sigortalılığının bulunduğu, 14.02.1989 tarihinde Almanya'da ikamet etmeye başladığı, 06.06.2011 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, 0.08.89-10.01.2002, 17.04.2010-26.05.2011 tarihleri arasında 4871 gün4/1-a maddesi kapsamında borçlanıp 22.08.2011 tarihinde ödediği, Kurum tarafından borçlanmasının ev kadınlığı süresi olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, davacının Almanya'da sigortalı olduğu ve 18 yaşını doldurduğu tarihin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Kurumun 29.09.2014 tarih ve 2014/27 sayılı genelgesi ile Kanun metni ve gerekçesine aykırı bir biçimde çalışma (işe giriş) niteliğinde olmayan sürelerin de (çocuk yetiştirme vb) sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.Kurumun 2014/27 sayılı Genelgesi açıkça Kanun'a ve gerekçesine aykırı olmakla birlikte genelgenin yayımlanmasından sonra doğrudan Kuruma başvuranların yurt dışında fiili çalışmaya dayalı olmayan sigortaya giriş tarihleri aylık bağlama koşullarının belirlenmesinde dikkate alınacağından Kurum ile sigortalılar arasında yargı önüne gelmesi gereken bir uyuşmazlık çıkmayacaktır. Buna mukabil derdest davalarda Kurumun 2014/27 sayılı Genelgesinin uygulanmaması halinde, daha önce uyuşmazlığı yargı önüne taşıyanların, kendilerine Genelge hükümleri uygulanan sigortalılara nazaran hak kaybına uğrayacağı./.. açıktır. Davacıların davadan feragat zorunluluğu da bulunmadığına göre, davacıların 2014/27 sayılı Genelge sonrasında doğrudan Kuruma başvuranlara göre eşitliğe aykırı bir sonuçla karşılaşmamaları ve sosyal güvenlik haklarının temini için 2014/27 sayılı Genelgenin sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti için fiili çalışma aramayan hükümlerinin eldeki davalarda uygulanması gerekir.Öte yandan 3201 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 2.fıkrasına göre borçlanmadan sonradan vazgeçenler ile yapılan borçlanma sonrasında aylık bağlanması için gerekli şartları yerine getiremeyenlere ve bunların hak sahiplerine talepleri üzerine yaptıkları ödemeler, faizsiz olarak iade edilir.Somut olayda, davacının Kurum tarafından Almanya’da gebelik/analık koruması ve çocuk yetiştirme nedeniyle sigorta kapsamına alındığının kabul edildiği ve bu dönemde fiili çalışmasının bulunup bulunmadığının belli olmadığı, ev kadını olarak sigortalı olduğu kabul edilen davacının 4/1-(a) bendi kapsamında 4871 günü borçlandığı, 4871 günlük borçlanmasına göre sigortalılık başlangıç tarihinin geriye gidilmek suretiyle bulunduğu, mahkemece davacının sadece ev kadını, analık kapsamında sigortalı olduğu tespit edildiği takdirde Kurumun dava konusu işleminin yerinde olacağı ve davanın reddi gerektiği, davacıya çalıştığına dair belge varsa ibrazı için süre vermek suretiyle Almanya’da çalışmaya dayalı sigortalılığın başladığı tarihin ancak Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilebileceği değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.