Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19510 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 17171 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Diyarbakır İş MahkemesiTARİHİ: 25/05/2006NUMARASI: 2003/468-2006/318Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde 28.12.1994-15.4.1998 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının 28.12.1994 - 15.4.1998 tarihleri arasında davalı işverenlere ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının 01.01.1998-15.04.1998 tarihleri arasında 105 gün süre ile davalı A.V.'a ait işyerinde çalıştığının tesbitine, 1994,1995,1996,1997 yıllarına ilişkin tesbit isteminin dava tarihine göre hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine davalı şirket hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının çalıştığını bildirdiği işyerinin 21517.21 sigorta nosu ile davalı A.V. adına 10.2.1992 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alınıp 15.6.1998 tarihinde kapsamdan çıkarıldığı, davalı şirkete ait 011000767.21 sigorta nolu işyerinin ise 5.6.1999--30.9.1999 tarihler arasında kapsamda bulunduğu davacının şikayeti üzerine Çalışma Bakanlığı'ca yapılan teftiş sırasında davalı A.V. tarafından davacının işyerinde serbest hamal olarak aralıklı çalıştığının beyan edildiği, müfettiş tarafından beyanlarına başvurulan komşu işyerlerinde çalışan M.D. ile Ş.E. davacının ihtilaflı dönemde davalıya ait işyerinde çalıştığı bildirildiği, davalı A.V. tarafından noterde düzenlenen 17.7.1997 tarihli vekaletnamede davalıya işyerinin resmi kurumlardaki işleri için takip yetkisi verdiği, Adil Vural'ın davalı şirketin ortaklarından olduğu davacının B. Sit A.Ş. aleyhine açtığı Diyarbakır İş Mahkemesinin 2000/71 Esas nolu dosyasıda görülen 28.12.1992-15.4.1998 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitine ilişkin davanın husumetten reddine karar verildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı Yasa'nın 79/8. maddesidir. Anılan maddede yönetmelikte tespit edilen belgeler işveren tarafından verilmeyen ve çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde açılması gerektiği öngörülmüştür. Davacının çalıştığını bildirdiği 28.12.1994 - 15.4.1998 tarihleri arasında başka bir işyerinden bildirilmiş hizmeti olmadığı gibi müfettiş tarafından dinlenen tanıklarında davacının ihtilaf konusu dönemde işyerinde kesintisiz olarak çalıştığını bildirmeleri karşısında davacının hizmetin sona erdiğini bildirdiği 15.4.1998 tarihini takip eden aybaşından itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolmadan 28.4.2003 tarihinde davayı açtığı anlaşılmakla, mahkemece 28.12.1994 - 31.12.1997 tarihleri arasındaki dönemin hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Öte yandan uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.Oysa, ifadeleri hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerde değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Öte yandan tesbiti istenilen süreler çok öncelere ilişkin bulunduğundan tanıkların bu sürelerle ilgili bilgileri bu güne değin eksiksiz olarak hafızalarında korumaları da hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmez.Yapılacak iş, davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu gözönünde tutularak davacı ile birlikte çalışan ve SSK prim bordrolarında kayıtlı H.G., A.G, İ.G. adlı kişiler veya benzer işi yapan işverenlerin kayıtlarına geçmiş kimselerin tesbit edilerek anılan kişilerin bilgilerine başvurulmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Hukuk Genel Kurulu’nun 16.6.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün ve 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2004/21-35-64 E.ve K. 15.10.2003 gün ve 2003/21-634-572 E. K. sayılı kararları da aynı yöndedir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı ve SSK'nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.