Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Bafra 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ : 25/09/2014NUMARASI : 2013/160-2014/475 Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 20/09/2001-01/06/2003 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının davalı şirkette 20/09/2001-01/06/2003 tarihleri arasında Kurum'a bildirilmeyen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, Mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya ait hizmet cetvelinde davacı adına 17/03/1983-15/03/2011 tarihleri arasında toplam 5805 gün hizmet bildiriminde bulunulduğu, davacının hizmet tespiti isteminde bulunduğu 20/09/2001-01/06/2003 tarihleri arasında davacı adına herhangi bir hizmet bildiriminde bulunulmamış olduğu, davalı işyerince 01/06/2003-15/03/2011 tarihleri arasında 10067533 sicil no lu davalı işyerince .../...- davacı adına Kurum'a sürekli ve genel olarak 360 gün olmak üzere hizmet bildiriminde bulunulduğu, davacının 24/08/2009 tarihinde 01/09/2007-19/08/2009 tarihleri arasında işyerine giriş-çıkış yaptığını beyanla işçilik alacaklarının ödenmesi gerektiğine ilişkin talepte bulunduğu, Kurum'un 18/01/2010 tarihli raporu ile davacının talep ettiği süreler içerisinde davalı işyeri nezdinde “şoför” olarak geçen hizmetine karşılık davacı sigortalıya ödenmesi gereken işçilik alacaklarının davalı işyerince ödenmesi gerektiğinin tespit edildiğini belirtildiği, davalı işyerinin 01/06/1994 tarihinden itibaren “un imalâtı” faaliyetinden dolayı Yasa kapsamına alınmış olduğu, ihtilaf konusu edilmeyen 2004-2011/1. dönemi arası ücret bordrolarının sunulduğu, Kurum tarafından cevabî yazı ile davalı işyerinde çalıştığı belirtilen 12 adet sigortalı çalışana ait hizmet dökümlerinin yazı ekinde sunulmak suretiyle Mahkemeye bildirildiği, duruşmalarda ihtilaf konusu dönem bordrosu dosya içerisinde yer almadığı için çalışması tespit olunamayan tanık ile ihtilaf konusu olmayan dönemde davalı işyerinde çalışması bulunan tanıkların dinlenmiş olduğu, 23/06/2014 tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda; Mahkemece bu şekilde ihtilaf konusu dönem davalı işyerinde çalışması bulunmayan tanık beyanları ile sonuca gidilmiş ise de dinlenen tanıkların yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtilen tanık niteliğinde olmadığı anlaşılmakla, fiilî ve sürekli çalışmanın tereddüt oluşturmayacak şekilde ortaya konmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmektedir. Yapılacak iş; kamu düzenini yakından ilgilendiren bu tür davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için ihtilaf konusu olan 20/09/2001-01/06/2003 tarihlerini içeren dönem bordrolarını Kurum'dan getirtmek suretiyle bu tarihlerde çalışması bulunan kayıtlı bordro tanıklarını re'sen belirleyerek bu tanıkların beyanlarına başvurmak, ayrıca bu tanıkların adresleri tespit edilemediği ya da beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığıyla davalı işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra davacının çalışmasının sürekli çalışma olduğu anlaşılırsa sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum ve davalı işyeri vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan B.. S..'ne iadesine, 04.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.