MAHKEMESİ : Yalova İş MahkemesiTARİHİ: 31/08/2006NUMARASI: 2005/1168-2006/398Davacı, vergi kaydı , prim ödemeleri dikkate alınarak 20.4.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Mahkemece 28.11.2006 tarihli ek kararıyla temyiz isteğinin süre yönünden reddine karar verilmiş, ret kararının yine davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1) HUMK’un 434/2. maddesi, temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, eksik ödenmesi halinde verilecek yedi günlük süre içerisinde tamamlanacağı bu eksikliğin giderilmemesi halinde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır. Mahkemece davacı vekilinin temyiz talebi üzerine 17.10.2006 tarihli muhtıra tebliğine rağmen, muhtırada yazılı şartlar yerine getirilmediği gerekçesi ile HUMK’un 434. maddesi gereğince temyiz talebinin reddine karar verilmiş ise de , dosya içerisinde dahi bulunmayan dolayısıyla usulüne uygun olmayan muhtıraya dayanılarak temyiz talebinin reddine karar verildiği anlaşılmakla, mahalli mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararın bozulması ve HUMK’un 432/son maddesi gereğince asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesini gerekir.2) Davacı vergi kaydı ve prim ödemeleri dikkate alınarak 20.4.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiştir. Mahkemece, davacının dava konusu dönemlerde vergi kaydının olmaması, nedeniyle istemin reddine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olduğundan yerinde değildir. Gerçekten, davacının 24.11.1991 tarihli giriş bildirgesi ile 1.1.1981’den başlayan vergi kaydına dayanılarak 20.4.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığının başlatıldığı fırın işletmesi işinden dolayı 1.1.1981 – 1.1.1983 ve 25.7.1990 devam, vergi kaydının, 26.6.1993 – 31.12. 2002 tarihleri arası oda kaydının 13.7.1993 – 28.2.2003 tarihleri arasında da Ticaret Sicil kaydının olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacının 2003 yılında basamak yükseltme talep dilekçesi ile kuruma ibraz ettiği sigortalılık belgesinden 1.1.1981’ de başlayan vergi kaydının 31.12.1981’de sona erdiğinin anlaşılması üzerine Kurumun 20.4.1982’den başlayan sigortalılığı iptal ederek, sigortalılık sürelerini vergi kayıtlarının olduğu 1.1.1983 – 31.11.1984 ila 25.7.1990’dan devam olarak almasından kaynaklanmaktadır. 1479 sayılı Yasa’da geçmiş Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine olanak tanıyan bir düzenleme yoktur. Ancak dava konusu olayda olduğu gibi, uyuşmazlık konusu olan dönemin önce kabul edilip sonra iptal edilmesi karşısında Bağ-Kur hizmetinin tespitine değil, kurum işleminin iptalinin amaçlandığının kabulü gerekir. Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa’nın 2654 sayılı Yasa ile değişik 24. maddesine göre bir kimsenin Bağ-Kur sigortalısı olabilmesi için vergi kaydının bulunması gerektiği açıktır. Davacının dava konusu dönemde vergide kayıtlı olmadığı için yasal olarak Bağ-Kur’lu sayılmaması doğrudur. Ne var ki, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin primler kurumca tahsil edilip uzun süre kullanılmış ise bu halde artık davalı kurumum yapmış olduğu iptal işleminin de iyiniyetli olduğu kabul edilemez. Bu nedenle öncelikle davacının kurum tarafından gönderilen 12.10.1992 gün 74946 sayılı borç bildirim ve ödemeye davet yazısında sigortalılık başlangıcı 20.4.1982 olarak belirtilmiştir ve 31.10.1992 tarihine kadar olan borç miktarında 9.479.000TL olduğu belirtilmiştir. Bu halde, davacının 1992 yılından başlamak üzere yapılmış olduğu prim ödemelerinin 20.4.1982 – 1.1.1983 ve 31.12.1984 – 1.9.1990 tarihlerini de kapsayıp kapsamadığı açıkça kurumdan sorulmalı, alınacak yanıt ile bu sürelerin primlerinde tahsil edildiğinin anlaşması halinde ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1.10.1997 gün 1997/10-578 E, 1997/758 sayılı kararında da belirtildiği üzere davacının sosyal güvenlik Hukuku ilkeleri ve Medeni Kanunun 2. maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerinin alındığı bu dönemlerde zorunlu sigortalı kabul edilerek sonuca gidilmesi gerekirken bu yönde işlem yapılmasının eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.