Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19412 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6114 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 155.295.92.TL. maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalılar vekillerince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27/10/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava 28.11.2011 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının eşinin maddi tazminat istemi ile eş ve çocuklarının manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Mahkemece verilen karar aşağıda belirtilen sebeplerle isabetli değildir. Davacılar murisi.....’nın ölümüyle sonuçlanan iş kazasında, kazalının %25, davalılar ile dava dışı üçüncü kişilerin toplam olarak %75 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. madde Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370) Bu ilkeler gözetildiğinde davacı eş ve çocuklardan her biri yararına hüküm altına alınan 15.000,00’er TL manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.Maddi tazminata gelince: Maddi tazminatın hesabında esas alınan ücretin belirlenmesinde hataya düşüldüğü görülmektedir. Kusurun aidiyeti ve oranı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, dava konusu olay nedeniyle maddi tazminatın hesaplanmasında esas alınacak ücretin belirlenmesine ilişkindir. İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle sigortalının maddi tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Öte yandan, gerçek ücretin ise; işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Davacının vasıflı işçi olduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden belli olmaktadır. Öte yandan vasıflı işçinin asgari ücretle ya da bu düzeyde bir ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği açıktır. Somut olayda, davacı işçinin davalı işyerinde kalıp, duvar, sıva işçisi olarak çalıştığı, yaşı ve iş deneyimi ile yapılan işin vasıflı bir iş olması dikkate alındığında, vasıflı işçinin asgari ücretle ya da bu civarda bir ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği açıktır. Bu nedenle yerel mahkemece, davacın asgari ücretin üzerinde bir ücret ile çalışacağının kabulü ile olay tarihinde davacının emsali işçilerin ücretinin araştırılmasına gidilmesi isabetlidir. Ancak, davacı, kalıp, duvar, sıva işçisi olarak çalıştığı halde...Sıvacı Boyacı Enaf Odasının kalıpçı ustası için bildirdiği ücretin davacı iddiasının üzerinde olduğundan bahisle, davacı iddiası esas alınmak suretiyle gerçek ücretin belirlenmesi ve davacının asgari ücretin 2,90 katı ücret ile çalıştığının kabulü hatalı olmuştur. Yapılacak iş, davacı işçinin kalıp, sıva, duvar işçisi olduğu ve bu nitelikteki bir işçinin asgari ücretle çalışmayacağı kabul edilerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile ilgili meslek kuruluşlarından, benzer işyerlerinde çalışan ve emsal işi yapanların ücretleri araştırılmak, gerçek ücreti belirlemek, belirlenen bu gerçek ücretle sigortalının maddi tazminatını yeniden hesaplatmak, hesaplanan bu zarardan Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmını indirilmek, usuli kazanılmış haklar gözetilerek sonucuna göre karar verilmekten ibarettir. Öte yandan hükme esas hesap raporunda, davacının muhtemel yaşama süresinin.... yaşam tablosuna göre tespit edilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarına göre, muhtemel yaşam sürelerinin tespitinde.... tablosunun uygulandığı açık olup tazminat miktarının,... yaşam tablosuna göre işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Hal böyle olunca.... yaşam tablosu yerine ...yaşam tablosu ile bakiye yaşamın belirlendiği hesap bilirkişi raporunun hükme esas alınması isabetsiz olmuştur. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı ve davalı taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, tarafların sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, davalılar yararına takdir edilen 1.100.00.TL. Duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 03.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.