Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19308 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 11083 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Nevşehir İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 20/12/2005NUMARASI: 2004/236-2005/333Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı (Alacaklı)vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Uyuşmazlık İ.İ.K.'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı 3. kişinin istihkak davasına ilişkindir.Davacı şirket haciz adresinin kendilerine ait olup ayrı bir tüzel kişiliğe haiz borçlu şirketle ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek 10.12.2004 tarihinde yapılan taşınır mal haczinin kaldırılmasını istemiştir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş isede, dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle varılan sonuç doğru değildir.İ.İ.K.'nun 8. maddesi uyarınca aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan haciz tutanağı içeriğinden, hacide hazır olan mağaza müdürü M.Ç."Bir buçuk ay önce borçlu şirketin bizimle olan sözleşmesi bitmiştir." demek suretiyle istihkak iddiasında bulunduğu, 1.4.2005 tarihli muhafaza ve ilave hacizde hazır bulunan yeni müdür S.D.'ın ise haciz anında ödeme güçlerinin olmadığı bildirerek borcun tamamına icra kefili olduğu haciz adresine davacı şirket sahibinin gelmesi üzerine de İcra kefilliğinden vazgeçtiği görülmüştür.Davacı ve borçlu şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinden; davacı 3. kişinin 3.8.1982 tarihinde, borçlu şirketin 10.4.1995 tarihinde Yozgat'ta kurulduğu D.U.'ın her iki şirkette ortak olduğu, davacı Y. Y. İhtiyaç Maddeleri Pazarlama ve Ticaret Anonim Şirketi'nin 8.10.2003 tarihden itibaren borçlu şirketin ortağı olduğu açıkça ortadadır.Gerek haciz tutanak içeriğinden gerekse Ticaret Sicil kayıtlarından davacı 3. kişi ile borçlu şirketin içice geçmiş ticari faaliyeti ortak olarak yürüten organik bağ içerisinde bulunan şirketler olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Borçlu şirketin hissedarı olan davacı şirketin tüzel kişilik ünvanından faydalanarak istihkak iddiasında danışıklı olup alacaklılardan mal kaçırmaya yöneliktir.Bu nedenle, davanın reddi yerine kabulu usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı (Alacaklı)'ya iadesine 30.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.