Mahkemesi : Rize 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarih : 8.5.2007No : 470-268Davacı tarım Bağ-Kur sigortalılığının 1.1.1997 tarihinde sona erdiğinin tesbitiyle aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının 01.01.1997 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.Öncelikle davacının iptalini istediği 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalılığı ile çakışan 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalılığı bulunduğundan dava, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun da hak alanını ilgilendirmektedir. HUMK 73. Maddesi uyarınca anılan Kuruma dava dilekçesi ve davetiyenin Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi suretiyle davaya katılması temin edilip, delillerini sunması sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri ,İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Dosya kapsamından davacının, 01.01.1987 tarihinde 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 01.02.1987-31.12.1987 ve 12.7.1003-05.07.2004 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı ve 01.02.1997-30.05.2001 ve 01.04.2002-28.2.2003 tarihleri arasında da 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalı olduğu, Bağ-kur tarafından davacının 01.02.1987-31.12.1987 tarihleri arasında çakışan zorunlu SSK sigortalılığı dışlanarak 11.07.2003 tarihine kadar 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı sayıldığı, davacının Ziraat Odası kaydının 1985 yılından itibaren başladığı, Çaykur Fabrikasında, 105 nolu üretici olarak kayıtlı olduğu, üzerine kayıtlı zirai arazisinin bulunduğu, davacının sattığı çay bedelinden yapılan ilk prim kesintisinin Mayıs 1997 tarihinde yapıldığı ve 1998,1999,2000,2001,2003,2004 ve 2006 yılında da prim kesintisinin olduğu görülmektedir. Bu durumda davacının tarımsal faaliyetinin 01.01.1997 tarihinden itibaren de devam ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, davacının tarımsal faaliyetinin 01.01.1997 tarihinden itibaren de devam ettiği göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmeside kabul şekli bakımından usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.