Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1920 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 9866 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : Gebze 1. İş MahkemesiTARİHİ : 01/04/2008NUMARASI : 2007/187-2008/232Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava 04.02.1997 tarihinde meydana gelen iş kazasında % 42 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. İş kazasına uğrayan işçinin, SGK Başkanlığı tarafından yapılan belirlemeye esas alınan 27.03.1997 tarihli İ. Devlet Hastanesi’nin raporunda sol dirsekte travmatik ampütasyon nedeniyle SGK Başkanlığı tarafından sürekli iş göremezlik oranı, kontrol kaydı olmaksızın %42 olarak belirlenmiştir. Öte yandan davacının 04.02.1997 günü iş kazası geçirdiği, iş göremezlik oranının %42 olduğunun saptandığı, davacının 18.04.2003 tarihinde Gebze 1. İş Mahkemesi’nin 2007/875 Esas 2008/49 Karar sayılı dosyasında açtığı maddi davasında, ıslah dilekçesiyle, başvuru harcı yatırılmaksızın, manevi tazminat da istenildiği, bu davanın 31.01.2008 tarihinde kısmen kabul edildiği ve anılan kararın, Dairemizin 10.05.2007 gün ve 2006-18567 Esas ve 2007-7869 Karar sayılı ilamı ile manevi tazminatın ıslah talebiyle istenemeyeceği gerekçesiyle bozulduğu; bunun üzerine davacının 19.07.2007 tarihinde manevi zararının giderilmesi için bu davayı açtığı ve davalı tarafça süresinde zaman aşımı def’i inde bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık bu tür davalarda B.K.’nun 125. maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Somut olayda değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı ortadadır. Hal böyle olunca, süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def'i kabul edilerek, açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidirO halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 12.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.