Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19132 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 18203 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: Mersin İş MahkemesiTARİHİ: 18/07/2006NUMARASI: 2002/876-2006/581Davacı, davalı işöeren nezdinde 1.4.1994-30.10.2001 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1- HUMK'nun 388/2. maddesi gereğince kararda, tarafların açık kimlikleri ad ve soy adlarının yazılı olması gerekir. Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen Tasfiye halinde S.S. A. Konut Yapı Kooperatifi hakkında hüküm kurulmuş olmasına karşın karar başlığında unvanının ve adresinin yazılmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.2-Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, karar gerekçesinin bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa 18.7.2006 günlü oturumda tefhim edilen kısa karar ile, gerekçeli kararın gerekçesinin aykırı olduğu zaptın ve Kararın incelenmesinden açıkca anlaşılmaktadır. Kısa kararda 1.4.1994-30.1.1994 ve 1.1.1995-30.10.2001 tarihleri arasında dava kabul edildiği halde karar gerekçesinde 1.4.1994-30.11.1994 ve 1.11.1995-31.10.2001 tarihleri arasındaki çalışmanın kabul edildiği açıklanmıştır. Öte yandan konuyla ilgili 10.4.1992 günü ve 991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 3-Dava, bir yönü ile 17.09.1992 ile 23.06.2002 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve kuruma kayıt ve tescil edilmeyen davalı işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece tanık beyanlarına dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Oysa, ifadeleri hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerde değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır.Dava, türü itibariyle kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece resen araştırma yapılmalıdır. Yapılacak iş, hüküm altına alınan süreye ilişkin S.S.K. dönem bordroları getirtilerek, bordrolarda adı geçen kişilerin beyanlarına başvurmak, bulunamadığı takdirde komşu işyeri kayıtlarına geçmiş kişilerin beyanlarına başvurularak sonuca ulaşmak gerekir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz edenin sıfatına göre sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.