MAHKEMESİ : İnegöl 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/11/2014NUMARASI : 2012/352-2014/704Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının kendisi, eşi ve çocuklarının maddi ve manevi zararları ile davacı kazalı tarafından yapılan protez giderinin karşılanması istemlerine ilişkindir.Mahkemece, davacı sigortalının iş gücü kaybından kaynaklanan maddi tazminat talebi ile protez giderine yönelik taleplerinin kabulüne, davacıların manevi tazminat taleplerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.3-5510 sayılı Yasa'nın 63/f maddesinde "...., ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi" hizmetlerinin Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri kapsamında olduğu açıklanmıştır.Gerçekten ne 506 sayılı yasada ne de 5510 sayılı yasada, Kurumca işe el konuncaya kadar iş kazasına uğrayan sigortalının sağlık durumunun gerektirdiği sağlık yardımlarını yapma dışında işverene bir yükümlülük getirilmemiştir. Az önce bahsedildiği gibi, sigortalının iş kazasına maruz kalması halinde her türlü sağlık yardımlarından Kurum sorumludur. Sözü edilen yasalarda, iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolunun getiriliş amaç ve nedeni, sigortalıların belirtilen türde bir zararla karşılaşmaları halinde onları doğrudan koruma altına alma ve kendilerine yardım yapacak kuruluşu belirlemektir. Şu duruma göre, bir iş kazası nedeniyle, sigortalının başvuracağı merci; kendisini bu yönde güvenceye alan Kurum ve onun sağlık kuruluşlarıdır. İşveren, bu tür zararlandırıcı olayların meydana gelmesi durumlarında, artık sigortalısına karşı muhatap olmaktan çıkar, Kurum doğrudan devreye girer. Esasen, işveren de belirtilen sigorta kolu nedeniyle Yasa'nın belirlediği oranda prim ödemek ve ayrıca koşulları varsa Kurumun yaptığı harcamaları Kuruma geri vermekle sorumlu tutulmuştur. Bu nedenle, gerek sigortalı gerekse işveren, iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolundan birbirlerine karşı değil, doğrudan Kuruma karşı sorumludurlar.4-Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. 5510 sayılı yasanın 21/4. maddisine göre ise “... İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda, davacı kazalı işçinin protez giderine yönelik alacak talebi açısından, husumetin doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumuna yöneltilmesi gerekirken, davalı işverene yöneltilmesi, yine hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda davacının kabul edilen %53,00 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden maddi zarar hesabı yapılmış olmasına rağmen, davacıya kurum tarafından %48,00 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmının hesaplanan maddi zarar tutarından tenzil edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Öte yandan, hükme esas teşkil eden bilirkişi hesap raporunda, bakiye ömür tespit edilirken P.M.F.-1931 yaşam tablosu yerine; yerleşik içtihatlara aykırı olacak şekilde TRH-2010 adlı başka bir tablo kullanılması, açık temyiz bulunmadığından, bozma nedeni olarak kabul edilememiştir.Yapılacak iş; kurumdan davacıya %53,00 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden gelir bağlansa idi bu gelirin ilk peşin sermaye değerinin ne olacağını sorduktan sonra gelecek cevabi yazı doğrultusunda, ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda tespit edilen maddi zarar tutarından indirmek suretiyle oluşacak sonuca göre, protez giderlerine ilişkin talep yönünden ise açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesinden ibarettir.O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 22/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.