Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1833 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22338 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İstanbul 1. İş MahkemesiTARİHİ : 26/01/2011NUMARASI : 2007/687-2011/27Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacıların tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, zararlandırıcı olay sonucu vefat eden sigortalı yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davacıların murisi U. A. % 100 kusurlu bulunduğundan açılan davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, SGK'ya hak sahiplerine gelir bağlanıp bağlanmadığı hususunda müzekkere yazıldığıi müzekkere ile iş kazası tahkikatının da istendiği, SGK'ca kimlik bilgilerinin gönderilmesi halinde bilgi verileceğinin bildirildiği, daha sonrasında ise bu duruma ilişkin bir araştırma yapılmadığı ve hükme esas alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunun İş Kanununun 77. maddesinde belirtilen ilkelere uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir.5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir. Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Kurum tarafından iş kazası olarak kabul edilip edilmediğinin belli olmadığ anlaşılmaktadır. Iş kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. Yapılacak iş; Kurumdan iş kazası tahkikatına ilişkin evrakların getirtilerek davaya konu zararlandırıcı olayın iş kazası olup olmadığının sonucuna göre davacı tarafa olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise trafik-iş güvenliği uzmanlarından oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden davaya konu iş kazasında ilgililerin kusur oranları bakımından oluşa uygun şekilde yeniden rapor almak ve çıkacak sonuca göre yeniden bir karar vermektir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.