MAHKEMESİ: Ankara 17. İş MahkemesiTARİHİ: 11/10/2007NUMARASI: 2005/287-2007/1036Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dava nitelikçe iş kazası sonucu uğranılan beden gücü kaybına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının manevi tazminat istemi, ıslah ile istenemeyeceğinden dava açma hakkı saklı kalmak üzere reddine karar verilmiş ise de bu sonuç yerinde değildir.Gerçekten davacının 08.10.2007 günlü ıslah dilekçesi ile manevi tazminat talebinde bulunduğu, talebine ilişkin peşin ve başvuru harcını yatırmış olduğu, dava dilekçesinde manevi tazminata ilişkin talebinin bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık usulünce, dava açılmadan görülmekte olan dava içersinde harcı yatırılmak suretiyle manevi tazminat istenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı peşin ve başvurma harcını yatırmak suretiyle manevi tazminat isteminde bulunduğuna göre artık bunun birleştirme talepli ek dava olarak kabulü ile sonuca gidilmesinin hem usul ekonomisine hem de davaların en çabuk ve en az masrafla bitirilmesi gerektiğine ilişkin Anayasal kurala uygun olacağı açık olup, Dairemizin yerleşmiş uygulamaları da bu yöndedir. Bu durumda da yerel mahkemece usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından bahisle istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.2-Kabule göre de; mahkemece, davacının ıslah talebinin reddi üzerine dava konusu sayılmayan ve bu nedenle hüküm oluşturulmayan manevi tazminat miktarı üzerinden davalı yararına nispî vekalet ücreti takdir edilmesi de yürürlükte bulunan yasaya ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre doğru değildir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmektedir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.