Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 18115 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 11872 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ: Nevşehir 1.Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 17/04/2008NUMARASI: 2007/269-2008/139Davacı, borçlu olmadığının tespiti ile kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı murisi eşi, M.B.’dan bağlanan ölüm aylığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile murisi M.B.’un yaşlılık aylığının geriye dönük olarak iptali üzerine ödenen aylıklardan dolayı da Kuruma 22.098.26-YTL borçlu olmadığının tespitini iştemiştir.Mahkemece verilen kabul kararı, Dairemize ait 2.4.2007 gün ve 2006/6725 E.-2007/5459 K. Sayılı bozma ilamında belirtildiği üzere “…Davacı eşi ve murisi M.B.’un ölümünden sonra yaşlılık aylığının iptal edildiğini ve yersiz ödenen aylıklardan dolayı kendisine borç çıkarılarak ölüm aylığı bağlanmadığını ileri sürerek kurum işleminin iptalini istediğine göre, muris M.B.’a bağlanan yaşlılık aylığının iptaline ve davacıya borç çıkarılmasına ilişkin kurum işleminin iptali talebi konusunda da karar verilmesi gerekirken” bu kanuda olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi" nedeni ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının davalı Kuruma 1.11.1997-26.10.2004 tarihleri arasında murisi M.B.’a yapılan ödemelerden dolayı toplam 22.098,26-YTL borçlu olmadığının ve aksine 20.4.2005 gün 35075 sayılı kurum işleminin iptaline karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru değildir. Gerçekten, dosyaya ekli belge ve yazılara göre, davacı murisi M.B.’un tescili 1992 yılındaki talebi ile vergi kaydına dayanılarak 20.4.1982 tarihinden başlatılmış ise de, davacının ölüm aylığı talebi sonrasında yapılan araştırma sonunda murisin 30.9.1983 tarihine kadar Almanya’da sigortalı işçi olarak çalıp bu çalışmaları karşılığı ödenen primlerini de Alman sigortasından geri aldığının tespiti üzerine, Türkiye’de 20.4.1982 tarihinde başlatılan 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık başlangıcının 30.9.1983 tarihine alındığı bu işlem üzerine de askerlik borçlanması dahil toplam sigortalılık süresinin yasal 5000 günün (15 yıl sigortalı olma şartı) altına düşmesi nedeniyle, 1.11.1997 tarihinde bağlanan yaşlılık aylığının iptal edildiği açıktır. Bu yönden davada ki uyuşmazlık murise ödenen yaşlılık aylıklarının iptali isteminin yerinde olup olmadığı ile ödenen bu aylıkların mirasçı davacıdan istenip istenemeyeceği noktasındadır. Açıklanan dava dayanağı Kurum işlemleri gereğince murise bağlanan yaşlılık aylığının yasal koşullarının bulunmadığı ortada olup aylığın başlangıçtan iptal edilmesine ilişkin kurum işleminin doğru olduğu açıktır. Mahkemenin aksini kabul ederek ve murise ödenen aylıkların terekeye dahil olmadığı gerekçesi ile davacının kuruma borçlu olmadığının tespitine karar vermesi doğru değildir. Yargıtay HGK’nun 12.03.2008 gün ve 2008/21-235 Esas, 2008/248 Karar sayılı bozma ilamında da açıklandığı üzere “… bu yönden davanın yasal dayanağını oluşturan Türk Medeni Kanunu 599. maddesi uyarınca” mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar miras bırakanın borçlarından kişesel olarak sorumlu olurlar..." kural olarak, bir kimsenin ölümü ile mal varlığının bir bütün olarak mirasçılarına geçmesini ifade eden külli halefiyet gereğince, miras bırakanın kişisel özelliklerin ağır bastığı, düşünsel ve bedeni özellik ve yetenekleri göz önünde bulundurularak yapılmış, borcun bizzat mirasbırakan tarafından yerine getirilmesi gereken şahsi edim borçları dışında, malvarlığından ifa durumunda olunan maddi edim borçları mirasçılara intikal eder. Mirasbırakanın borçlar, ölümünden önce yaptığı hukuki işlemlerden, işlediği haksız fiillerden, malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşmeden ve ölüm anına kadar oluşan bir takım olgular nedeniyle, doğrudan doğruya kanundan doğabilir. Mirasçıların sorumluluğu bakımından borcun kaynağı önemli değildir. Bu sorumluluk, mirasın kesin olarak kazanılması ile başlar, borcun esası ile sınırlı olmayıp, işlemiş ve işleyecek faizlerini de kapsar…” davacı dava konusu borçtan kişisel olarak sorumlu olup, davacının Medeni Kanunun 605. maddesinde açıklandığı üzere mirası reddettiğine ilişkin bir def’i’si de bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, davacı murisinin yersiz aldığı yaşlılık aylıkları nedeniyle davalı Kuruma borçlu bulunduğu ve bu borcun terekeye dahil olduğu göz ardı edilerek talebin reddi yerine, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.