MAHKEMESİ : Bandırma 1. Asliye Hukuk İş MahkemesiTARİHİ : 30/12/2014NUMARASI : 2013/249-2014/646Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bunun üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2- Dava, iş kazasına uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi ile işçilik alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının davasının kismen kabulü ile; davacının 1,623,60 TL kıdem tazminatı alacağının olduğunun tespiti ile 1,623,60 TL kıdem tazminatının iş akdinin fesih edildiği 06/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz altında kalmamak koşuluyla bankalarca mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının 897,97 TL ihbar tazminatı alacağı olduğunun tespiti ile 897,97 TL ihbar tazminatını dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının 508,15 TL yıllık izin alacağı olduğunun tespiti ile 508,15 TL yıllık izin alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikde davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Dosya kapsamından davacının iş kazası sonucu bedensel bütünlüğü zedelense de sürekli iş göremez duruma gelmediği ve davacı sigortalının % 40 oranında müterafik kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370) Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 10.000,00 TL manevi tazminat fazladır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 08/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.