MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. İş MahkemesiTARİHİ : 04/09/2014NUMARASI : 2012/39-2014/357Davacı, murisinin geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan Kurumu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacıların murisi Abdurrahman Taşdelen'in 04/05/2007 tarihinde Rusya'da meydana gelen olayının iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesinde iş kazasının tanımı yapılmış, devamı maddelerinde sağlanan yardımlar ve işverenin yükümü düzenlenmiştir. Bir olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın nihayetinde 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması sonucu doğabileceği gibi, diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir. Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın asıl amacı, 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmasının teminine yöneliktir. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir.Öte yandan, Kamu hukuku alanına giren sosyal güvenlik hukukunun hizmet akdiyle çalışanlar yönünden başlıca kaynağını oluşturan 506 sayılı Yasa Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren bir sosyal güvenlik sözleşmesi veya topluluk sigortası bulunmadığı takdirde kural olarak Türk Milli sınırları içerisinde ve Türkiye’de tescilli işyerleri ve işverenler ile yasa kapsamındaki işçiler için uygulanabilir. Başka bir anlatımla, 506 sayılı Yasa'nın uygulama alanı devletin hükümranlık sahası ile sınırlı olup, ülke sınırları dışında uygulanamaz. 506 sayılı Yasa'nın ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi işçinin önceden sigortalısı olduğu işveren tarafından geçici bir görev ile yurtdışındaki işyerine götürülmesi veya Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir.506 sayılı Yasa'nın 86.maddesine göre, Kurum 2 nci ve 3 üncü maddelere göre sigortalı durumunda bulunmayanların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak genel şartlarla (İş kazalariyle meslek hastalıkları), (Hastalık), (Analık), (Malullük, yaşlılık ve Ölüm) sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için, işverenlerle veya dernek, birlik, sendika ve başka teşekküllerle sözleşmeler yapabilir.(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./40. md.) Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi, bu Kanunun 78 inci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt ve üst sınırı arasında olmak şartıyla kendilerinin belirleyeceği miktarın % 30'udur.Ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmeyen primler için bu tarihten başlanarak 80 inci madde hükmüne göre gecikme zammı uygulanır.(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./40. md.) Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş yerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçilerine istekleri halinde 85 inci madde hükümleri uygulanır.506 sayılı Yasa'nın 7. maddesinde yer alan “İşveren tarafından geçici görevle yabancı ülkelere gönderilen sigortalıların bu Kanun'da yazılı hak ve yükümleri bu görevi yaptıkları sürece de devam eder” hükmü yer almaktadır. 506 sayılı Yasa nın 7. maddesi ile aynı yönde düzenleme getiren 5510 sayılı Kanunun 5’inci maddesinin g bendinde ise; “Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerinin 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı, bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanacağı, bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri halinde, 50 nci maddenin ikinci fıkrasındaki Türkiye'de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümlerinin uygulanacağı, bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası priminin alınmayacağı, bu bent kapsamında yurt dışındaki işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede ödedikleri isteğe bağlı sigorta primlerinin 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılıktan sayılacağı” belirtilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıların murisi Abdurrahman Taşdelen'in iş kazası geçirdiği tarihte herhangi bir hizmet bildiriminin bulunmadığı, üzerinde Ural İnşaat anteti bulunan Genel Müdür Gökhan Çelikel imzalı 04/05/2007 tarihli yazıda Abdurrahman Taşdelen'in 21/02/2007-04/05/2007 tarihleri arasında şirkette kalıpçı olarak çalıştığının belirtildiği, Abdurrahman Taşdelen'in en son 20/02/2007 tarihinde yurtdışına çıkış yaptığı, Ölüm Belgesinde 04/05/2007 tarihinde Rusya'nın Ryazan Bölgesinde kafa kemiklerinin kırılması sonucunda travmatik beyin kanaması nedeniyle öldüğünün belirtildiği, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu, 31/07/2012 tarihli Müfettiş Raporunda Abdurrahman Taşdelen'in Rusya Federasyonun'da çalışmasının Sosyal Güvenlik Sözleşmesi imzalanmayan yurtdışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere giden Türk işçileri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin, topluluk sigortası ve isteğe bağlı sigortalılık hükümlerine tabi olduğunun ve Abdurrahman Taşdelen hakkında iş kazası hükümlerinin uygulanamayacağının bildirildiği, davacıların murisleri Abdurrahman Taşdelen'in davalı şirketlere ait işyerinde geçen hizmetlerinin tespiti için dava açıldığı ve davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda; dosya kapsamında toplanan delillerden davalı Ural Tur. İth. İhr. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti'nin yurtdışında kurulu Moskova/Rusya kayıt odası devlet kurumunda kayıtlı OOO Ural İnşaat ünvanlı şirkete bazen lojistik anlamda destek olduğu, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu ve Ural İnşaat Tic Ltd Şti tarafından düzenlendiği anlaşılan 04/05/2007 tarihli belgeye göre Abdurrahman Taşdelen'in 21/02/2007-04/05/2007 tarihleri arasında şirkette kalıpçı olarak çalıştığı hususları dikkate alındığında davacıların murisinin kaza anında davalı işyerinde geçen çalışması sabit olup, davalı işyeri açısından meydana gelen kaza olayı iş kazasıdır. Bununla birlikte adı geçen ülke ile Türkiye arasında Sosyal Güvenlik Kurumu'nu yükümlülük altına sokan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi mevcut olmadığı gibi davalı işveren ile Kurum arasında topluluk sigortası sözleşmesinin yapılmadığı ve davacıların murisi adına kaza tarihi itibariyle Türkiye'de davalı işyerince de Kurum'a bildirilmiş bir hizmetinin bulunmadığı ve hizmetlerinin tespiti amacıyla açılan davanın halen derdest olduğu anlaşılmakla davalı Kurum yönünden söz konusu hizmet tespiti davasının sonucunun beklenilmesi gerekmektedir.Yapılacak iş, davacıların murisi Abdurrahman Taşdelen'in davalı işyerinde geçen hizmetlerinin tespiti için açılan davanın sonucunu beklemek, Abdurrahman Taşdelen'in davalı işyerinde çalıştığının tespit edilmesi halinde işveren tarafından geçici bir görev ile yurtdışındaki işyerine götürülmesi söz konusu olduğundan şimdiki gibi karar vermek, ancak Abdurrahman Taşdelen'in davalı işyerinde geçen hizmetlerinin tespit edilememesi halinde ise yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda davalı işverenler yönünden davanın kabulüne ve Kurum yönünden davanın reddine karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.