Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17887 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16485 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk İş Mahkemesi Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının 19.5.2011-27.12.2012 ve 26.2.2013-3.9.2013 tarihleri arasında davalıya ait çiftlikte geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece davacının davalı işverenin resmi kayıtlardaki doğru unvanını bildirmediği ve sigortalılığın geçtiği işyerinin varlığı saptanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa'da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerinin tescil kapsamında olup olmadığının belli olmadığı ve talep edilen dönemde davacı adına bildirim olmadığı ve mahkemece başka bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.Somut olayda, çalışma olgusu yönünden davalı adına herhangi bir işyerinin tescil kapsamında olmamasının davacının iddia etiği çalışmayı engeller mahiyette olmadığı ve gerçek şahsında işveren olabileceği göz önünde bulundurulmadan davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.Yapılacak iş, işin esasına girilerek, davacının iddia ettiği çalışma yerinin çiftlik olması sebebiyle Kurumdan davalı adına ve çiftlik adresinde kayıtlı işyerinin olup olmadığı sorularak, bulunması durumunda bu kapsamda araştırma yapmak, bulunmaması durumunda çiftliğe ait tapu kayıtları getirilerek, mahallinde keşif yapılarak davacının çalıştığını iddia ettiği çiftliğin niteliğini belirlemek, davacıya tahsis edilen konutun çiftlik sahibinin kendisi için yaptığı bir konut mu yoksa çobanların barınmasını sağlamak amacı ile yapılmış bir konut olup olmadığının araştırılması, besicilik yapılabilmesi çiftliğin uygun olup olmadığını belirlemek, çiftliğin bulunduğu yerde tarım ilçe müdürlüğünden davalıya ait hayvanların kayıtlı olup olmadığını tarihleriyle araştırmak, talep edilen dönemde çiftlikte bulunan hayvanlarla ilgilenen veterinerin belgeleriyle tespit edilerek tanık sıfatıyla dinleyerek ve usulüne uygun komşu işyeri tanığı araştırması yapılıp beyanlarına başvurarak, davacı ve davalı işveren arasında hizmet akdinin unsurlarının oluşup oluşmadığının ,hizmet akdinin unsurları oluşuyor ise çalışma süresini belirleyerek davacının talebi ile ilgili karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.