MAHKEMESİ: Düzce 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ: 10/04/2007NUMARASI: 2006/542-2007/169Davacı, 01.01.1994 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve temyiz nedenlerine göre davalının tüm davacının ise diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı 01.01.1994 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiştir.Mahkemece, davacının satıp teslim ettiği ürünlerden 1998 ve 1999 yıllarındaki prim tevkifatlarının kurum kayıtlarına geçtiğine ilişkin kurum yazısının gerekçe göstererek 1995 ve 1997 yıllarındaki prim tevkifatlarının ve tarımsal faaliyetine dair kayıtlarını göz ardı ederek davacının 01.02.1998-31.10.1999 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar vermiştir.Davacının ziraat odası kaydının 09.03.1999 tarihinden itibaren başlayarak devam ettiği, kooperatife üye olmadığı, üzerine kayıtlı tarla ve fındık bahçelerinin bulunduğu, muhtarlık beyanına göre uzun yıllardır çiftçilikle uğraştığı, 2002-2006 yılları arasında doğrudan gelir desteğinden yararlandığı, 01.05.2006 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, Düzce Fındık Tarım Satış Kooperatifi'nin 24.01.2007 tarihli yazısı ve eklerinde davacının teslim ettiği fındık ürünlerinden ilk defa Nisan/1995 tarihinde prim kesintisinin yapıldığı, daha sonra 1997,1998,1999 ve 2000 yıllarında da kesintilerinin mevcut olduğu ve kooperatifin yapılan prim kesintilerinin Vakıflar Bankası'na yatırıldığının Bolu Bağ-Kur Müdürlüğü'ne yazı ile bildirildiği, ilgili yazıların, listelerin ve makbuzların dosyada bulunduğu ancak Bağ-Kur Düzce İl Müdürlüğünden gelen 09.04.2007 tarihli yazıda Aralık/1998 ve Ekim/1999 dönemleri primlerinin karar hesaplarına intikal ettiğinin diğer kesintilerin ise belirlenemediğinin bildirilmesi üzerine, kooperatifin prim kesintisine ilişkin yazı ile belgeleri dikkate alınmaksızın kurum yazısı esas alınarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.Öte yandan, ilgilinin satıp teslim ettiği üründen prim tevkifatının yapılmış bulunması ve bunun belgelerle belirlenmesi durumunda, kesintinin kurum hesabına intikalinin sigortalılığın başlaması yönünden aranılmayacağı, kesintinin yapılmasının yeterli olduğu, kesintinin kurum hesaplarına geçmesinin takip ile yetkili kurum ile prim kesintisini gerçekleştiren intikalden sorumlu kuruluş arasındaki sorun olduğu, aksi halde başkalarının kusurunun, prim kesintisini sağlayarak üzerine düşeni yerine getiren, kayıt ve tescil konusunda iradesini açıkça ortaya koyan şahsa yükleneceği, bununda sosyal güvenlik ilkelerine ters düşeceği ortadadır.Mahkemece, davacının teslim ettiği üründen Nisan/1995 tarihindeki prim kesintisi ile 1997,1998,1999,2000 yıllarındaki kesintiler ve 2926 sayılı Yasa'nın 10. maddesinde belirtilen, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olan kayıtların davacı adına mevcut olması dikkate alınarak, ilk kesintiyi takip eden aybaşı olan 01.05.1995 tarihinden, sigortalı olarak tescilinin yapıldığı, 01.05.2006 tarihine kadar olan dönemde, tarımsal faaliyeti dolayısıyla tarım Bağ-Kur sigortalılığına yönelik iradeyi bozmayacak nitelikteki kısa süreli 1997 yılındaki 20 gün ve 2005 yılındaki 32 günlük SSK.'na tabi çalışmaları dışlanarak, davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle 01.02.1998-31.10.1999 tarihleri arasındaki sürenin kabulüne karar verilmesi, ayrıca; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kendini vekille temsil ettiren davacı yararına avukatlık ücretine hükmolunması gerekirken uygulama yeri bulunmayan "davanın mahiyeti gereği vekalet ücreti takdirine yer olmadığı" gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.