Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1706 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22437 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Zonguldak 2. İş MahkemesiTARİHİ : 24/10/2013NUMARASI : 2013/313-2013/515Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı T.T.K. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, %20 oranındaki meslek hastalığı maluliyeti nedeniyle davacının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, 14.136,00TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacı sigortalının %20 oranında meslek hastalığı nedeniyle maluliyetinin olduğu, bu maluliyetin oluşumunda %34,05 oranında kaçınılmazlık faktörünün, %65,95 oranında ise davalı T.T.K.'nın kusurlu davranışının etkili olduğu, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.900,00TL miktarlı açtığı kısmi davada müddeabihi Dairemizin 06.05.2013 tarih 2013/3338 Esas-2013/8980 Karar sayılı bozma ilamı sonrasında 02.10.2013 tarihli ıslah ile toplam 14.136,00TL ye artırdığı anlaşılmıştır.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak,aynı yasanın 177. Maddesine göre ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılacağının düzenlemesi karşısın da Yargıtay’ın bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı ortadadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 4.2.1948 gün 1944/10 E. 1948/3 K. Sayılı kararı da bu yöndedir. Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır.Bu açıklamalardan olarak somut olayda ; Dairemizin 06.05.2013 tarih 2013/3338 Esas-2013/8980 Karar sayılı bozma ilamı sonrasında dava değerinin artırıldığı 02.10.2013 tarihli ıslah dilekcesine itibar edilerek hüküm kurulması isabetli olmamıştır. Kaldı ki 02.10.2013 tarihli bu ıslah beyanı ile yatırılan peşin harcın yanında ayrıca başvuru harcının da yatırılmamış olunmasına göre bu dilekçenin ek dava olarak kabulü de mümkün değildir. Hal böyle olunca açılan maddi tazminat davasında bozma ilamı sonrasında yapılan ıslaha değer verilerek neticeye varılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Yapılacak iş; Dairemiz bozma ilamı sonrasında yapılan 02.10.2013 tarihli ıslahın yok hükmünde olduğunun kabulüne göre delilleri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir.O halde davalı T.T.K. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.