Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16823 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 22981 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ: İzmir 5. İş MahkemesiTARİHİ: 26/07/2007NUMARASI: 2005/44-2007/556Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde 05.05.1996-18.05.2004 tarihleri arasında aralıksız olarak sigortalı çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, 05.05.1996-18.05.2004 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tesbitini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 4447 sayılı Yasa'nın 11. maddesiyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79. maddesine eklenen aynı maddenin 2. ve 3. fıkrasında söz konusu maddelerin yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden itibaren kesintili çalışmalar bakımından çalışmaların ilgili ayın tamamında geçtiğine dair sigortalı lehine bir tür yasal karine getirildiği gerekçesiyle, davacının ücret bordrolarında imzası bulunmasına rağmen 03.07.2000-25.05.2001; 31.10.2001-13.08.2003 ve 19.08.2003-18.05.2004 tarihleri arasında Kuruma eksik bildirilen toplam 155 günün tespitine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Somut olayda, davacının, 05.06.1996-23.03.1998; 01.04.1998-01.12.1999; 03.07.2000-25.05.2001; 31.10.2001-13.08.2003 ve 19.08.2003-18.05.2004 tarihleri arasında işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kurum’a kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Ayrıca, işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.Öte yandan 4447 sayılı Yasa'nın 11. maddesiyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79. maddesine eklenen aynı maddenin 2. ve 3. fıkrasında söz konusu maddelerin yürürlüğe girdiği 01.01.2000 tarihinden itibaren, işveren sigortalıların çalışmalarının 30 günden az geçmesi halinde az çalışmanın sebebini açıklayan bilgi ve belgeleri prim belgelerine eklemek zorundadır.Aksi takdirde, kurum tarafından çalışmanın 30 gün devam ettiği kabul edilerek, eksik primler 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 80. maddesi hükümleri çerçevesinde işverenden tahsil edilebilecektir. Ancak 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79. maddesinde yapılan bu değişiklik, işverenin Sosyal Güvenlik Kurumu'na karşı prim sorumluluğu halinde uygulanacağından davaya konu hizmet tespiti davasında uygulama olanağı yoktur.Dosya içerisinde mevcut, yazılı belge niteliğindeki imzalı ücret bordrolarında davacının kısmi çalışmaları yer almış ve Kurum’a da aynı şekilde bildirim yapılmıştır. Ayrıca, yargılama sırasında davacı yanca ücret bordrolarındaki imzalara itiraz da edilmemiştir. Davacının imzasını içeren yazılı belgenin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Bu nedenle imzalı ücret bordrolarına geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak da istemin reddine karar vermek gerekirken, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı SGK’nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.